Arkadaşım “ay ne oldu biliyor musun? “ diyerek kapıdan
giriyor. Yüzü mutluluktan pırıl pırıl, sesi cıvıl cıvıl. “ Ne oldu? “ diyorum. “
Evleniyorum “ diyor neşe içinde. Aman ne güzel…
Başlıyor heyecan içinde anlatmaya “ dün akşam yemeğe gittiğimizde beni
seçtiğini söyledi ve evlilik hazırlıklarına başlamamı istedi. Efendim, ben iyi
bir anneymişim, tahsil terbiyem iyiymiş, oturup kalkmasını, yerine göre giyinmesini
biliyormuşum. İyi bir ev kadınıymışım falan. Benden daha ideal bir eş olmazmış”.
Arkadaşım bunları anlatırken benim beynimden “ Başka alternatifleride mi varmış
ki seni seçmiş? “ sorusu geçiyor ama arkadaşımın moralini bozmamak için bu
soruyu kendime saklıyorum. Sadece ağzımdan “ Hani aşk, sevgi nerede? “ sorusu kaçıveriyor.
Arkadaşımın o gülen gözleri sarsılan gururunu ifşa edercesine donuklaşıyor ve “
Tokat atsaydın daha iyiydi Yasemin “ diyor. Hemen kendini toparlıyor ve “ Amaaann
bu yaştan sonra aşk mı olurmuş? Elindekinle idare edeceksin. Hem bak adam beni
çok beğeniyor, ben de yalnız yaşlanmak istemiyorum “ diyor. Belki de kendine
göre haklı. Yirmi yaşına gelmiş kızıyla senelerdir yalnız yaşayan arkadaşım,
kızının yakında evden uçacağının bilincinde kendini garantiye almak istiyor. Eh
hazır da talip var…
Çocukluğumdan beri yaşadıklarım sayesinde seçilmemenin
insanda ne gibi duygular yarattığını bilirim. Buna karşılık seçilmenin insanın
nasıl gururunu okşayacağını da. Ancak geldiğim noktada kendi değerimin
başkaları tarafından biçilmesine izin vermeyi artık çok anlamsız buluyorum.
Eskiden, kendime fazla değer biçemediğim dönemlerde, başkalarının övgülerine
ben de çok ihtiyaç duyardım. Övgü aldıkça gururum okşanır ancak o övgünün ben
de yarattığı olumlu duygu fazla sürmezdi. E normal, insan kendi kendini değerli
bulmayınca başkalarının yarattığı olumlu histe anlık oluyor. Arkadaşımın içinde
bulunduğu durumu düşünüyorum. Bana biri böyle bir şey dese herhalde cevabım “
sen kimsin ki beni seçiyorsun?” gibi muhtemelen çok agresif olarak algılanacak
bir cevap olurdu. Hele de konu evlilik gibi temelinde muhakkak sevgi barındırması
gereken bir konuysa.
Her ne kadar yaş itibari ile yeni bir ilişki veya yeni
bir evlilik yaşamak zor da olsa, sevgisiz yola çıkan her aşk veya evlilik
gemisinin eninde sonunda karaya oturacağına inanıyorum. Madde madde beğendiği
konulardan birinde bir aksaklık çıksa ne olacak? “İyi bir annesin” demiş ya,
hepimiz anneyiz ama zaman zaman hatalar
yapabiliyoruz. Diyelim ki gene öyle bir hata yaptık. Al sana gitti işte kredin.
Veya her zaman efendi düzgün giyinirken o gün tutturamadın, saçma sapan bir şey
giyindin. Ne olacak?! Adam yaptığı
seçimden pişman, kadın ise devamlı o standartı tutturabilmenin gerginliğinde.
Şartlı sevginin her iki tarafı da değil mutluluk bilakis
mutsuzluğa sürükleyeceğine neredeyse kalıbımı basabilirim. Yalnızlık konusuna
gelince, bu tür bir ilişkinin içinde gene yalnız olur insan. Değişen bir şey
olmaz. Bir de üstüne başka birinin sorumluluğu da yüklenir. Bana göre feci bir
durum. Onun yerine hayatı kendi istediğim gibi yaşayacağım dolu bir yalnızlığı
tercih ederim. Yalnız kalmamak adına seçimini kendisinden yana yapmış(!)
beyefendi ile evlilik planları yapan arkadaşıma, mutluluğunu bozmamak adına
ağzımdan kaçan tek cümle haricinde bir şey demiyorum. Sadece buruk bir “
hayırlı olsun “ la mutluluğuna ortak olmaya çalışıyorum, derinimde yarınların
mutsuzluğa gebe olduğunu bilerek…
24.01.2013
24.01.2013
2 yorum:
Evet çok güzel düşünmüşsüün, senin yazılarını kendime çok yakın buluyorum o yüzden de keyifle okuyorum ...
teşekkür ederim canım...senin de kalemin kuvvetliymiş..:)
Yorum Gönder