BAHARDA YİNE GELİRİZ - BARIŞ BIÇAKÇI

Barış Bıçakçı'yla geçen sene Sinek Isırıklarının Müellifi adlı kitabı vasıtasıyla tanışmıştım. Roman beklentisinde olup novella tadında bir kitapla karşılaştığımı yazmışım yorumumda. Beğendiğim bir çok şey olmasına karşın, beğenmediğim taraflar da olunca çok sıcak bir tanışma olmamıştı. Gene de kitabın yorumunun sonunda da yazdığım gibi kendisini takibe devam ettiğimden 9. baskısını 2015'te yapmış baharda yine geliriz adlı kitabını aldım.

Sinek Isırıklarının Müellifi adlı romanında hissettiğim öykü tadı bu kitapta tam karşılığını buluyor. Hatta öyküden ziyade insan hayatından enstanteneler diyebileceğim bu kitapta 22 kısa hatta kısacık öykü ve 10, arkasından gelen öykülere hakim ana duygunun anlatıldığı yarımşar sayfalık Şehir Rehberi adlı bölüm var. Yazar bu kitabında bir öyküyü oluşturabilecek o anın, o durumun, o halin yani öykünün kalbini yazmış öykülerde. Önü, arkası yok öykülerin. Direk konuya odaklanmış. Bu da verilmek istenen duygunun yoğun olarak, dağılmadan, detaylar arasında kaybolmadan , net olarak okura aktarılmasını sağlamış. Bu benim sevdiğim bir tarz. Kendim de kısa öyküler yazmayı seviyorum. Belki de ancak onları becerebiliyorum, ondandır. Yerinde kullanılmış kısa cümlelerin vuruculuğu gibi, kısa öyküler de, iyi yazılmışsa, daha çok vuruyor beni.

Tüm öykülerinde, çoğu zaman fark edilmeden, fark edilse bile dile getirilmeden içimizden geçiveren ince duyguları ortaya çıkarmış. Öyle göz ardı edilebilecek yerlerden yakalamış ki bu incelikleri, öykü yazmaya çabalayan biri olarak neredeyse her anın içinden bir öykü çıkabileceğinin ayırdına vardım sayesinde. Daha ince bakmak lazım demek ki hayata. Belki eksiğim bu. Büyük acıların, kocaman hayal kırıklıklarının arasında o ince sızıyı kaçırıveriyorum sanırım. Kaçırmamak lazım. Hayatın incelikleri tam da orada akıyor aslında, tam o ince noktalardan çıkıyor edebiyat. Bunu daha net görmemi sağladığı için Barış Bıçakçı'ya ayrı bir teşekkür.

22 öykünün içinde diğerlerinden daha fazla beğendiklerim; Öğleyin Gelenler, Göl Kıyısında, Küçük Taşlar, Anlamayan Kadınlar, Pastanede, Her Şey Gün Gibi Ortada ve İki Kişi Ölümden Korkuyoruz.

Bu kitabıyla daha çok sevdim Bıçakçı'yı. Anlaşılan ben öykücü kimliğiyle daha iyi anlaşıyorum yazarın. Herkesin hayranlık duyduğu bir yazarda neyi kaçırdım acaba diye, kendisinden vazgeçmeyip bu sorunun cevabını bulmaya çalıştığıma ayrıca  memnun oldum. 2011 yılında çıkardığı Sinek Isırıklarının Müellifi'nden sonra geçenlerde yeni çıkan Seyrek Yağmur adlı roman- öykü kitabını da okunacaklar listeme aldım.



Hiç yorum yok: