Satranç, 1881
doğumlu Yahudi asıllı Avusturyalı yazar Stefan Zweig’in 1942 yılında intiharından
evvel yayımlanmış son öykü kitabı. 71 sayfalık bu uzun öykü bir solukta okunan
bir kitap. Öyküde psikolojik ögeler ön planda.
Tesadüfen aynı gemiye binmiş, faşizmi simgeleyen Dünya
Satranç Şampiyonu Czentovic’le hümanizmi simgeleyen Dr. B.’nin bir satranç
oyununda karşı karşıya gelmesini anlatır. Nazi Almanya’sıyla Naziler tarafından
yok edilmeye, gasp edilmeye çalışılan entelektüel dünyanın, bir anlamda
kendisinin, karşı karşıya gelmesi de
diyebiliriz. Czentovic’in hikâyesini ve psikolojik analizini isimsiz başka bir
karakter üzerinden anlatıcıya anlatırken öğreniyoruz. Anlatıcının sonradan
tanıştığı Dr. B.’nin hikâyesini ise anlatıcıya direk kendisi anlatırken
öğreniyoruz. Öykünün sonunda ise bu iki karakterin satranç oynamasına tanık
oluyoruz.
Ağır bir tempoyla başlayan öykü giderek ivme kazanıyor ve
Dr. B’nin kendi tutsaklık yıllarını anlattığı noktada doruğa ulaşıyor. Direncinin
kırılmasını için, insanın hiçlik noktasına getirilmesi yöntemini uygulan
Naziler tarafından tutsak edilmiş Dr. B.’nin hiçliğe yaklaştıkça adım adım
yaklaştığı kırılma noktasını, buna karşı koymak için bir subayın cebinden
çaldığı satranç kitabıyla tekrar hayata tutunuşunu, ancak zaman ilerledikçe şizofrenik
hale dönüşünü okurken, o yoğunluğun, o
kafa karışıklığının içine okur da giriyor ve uygulanan duygusal şiddeti derinden
hissedebiliyor.
İntiharından bir sene evvel bitirdiği bu kitapta Zweig’ın
intihar etmesine yol açan depresyonun izlerine de rastlanabilir. Savaş karşıtı
biri olarak, her iki savaşı da yaşamanın, savaşın acımasızlıklarına şahit
olmanın ruhsal yorgunluğu seziliyor kitapta. Zaman zaman karşı da olunsa,
hayatta kalmak için aynı yöntemlerle savaşmak gerekliliği de rahatsız etmiş
sanki yazarı. 1934 yılında evinin gerçek dışı bir suçlamayla aranmasından sonra
Londra’ya yerleşen yazarın kitapları 1935 yılında yasaklı kitaplar listesine
girer. İkinci Dünya savaşı başladığında İngiltere’den ayrılıp Brezilya’ya
yerleşir. Ülkesinden uzaklaştıkça kendini iyice köksüz hisseder.”” Anavatan
Avrupa “ olarak adlandırdığı tek ve bütün Avrupa hayali de yıkılmıştır. İntihar
notunda “ yıllarca vatansız, köksüz dolaşmaktan yorulduğunu “ yazar.
Neredeyse bir romandan daha fazla derinlik katılmış, Zweig’in
en iyi eserlerinden biri olarak nitelendirilen bu kitap, derin psikolojik
analiz severlerin kesinlikle okuması gereken bir kitap.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder