2014 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’nü alan Haw, şiir
kitapları ve bir öykü kitabı olan Kemal Varol’un ikinci romanı. Ergani,
Diyarbakır doğumlu olan yazar, bu kitabında bir köpeğin gözünden, her ne kadar
açık olarak bölge ismi vermese de Makam Dağı ve Papaz Gölü’nden bahsederek o
bölgede Kürtler ve Devlet arasında yaşanan savaşı anlatmış.
Muhtemelen bir hayvan sever olan yazar, köpekleri yaşanan savaşta
kaybolmaya yüz tutmuş insani duyguların yansıması olarak kullanmış. Torun köpek
tarafından anlatılan bölümlerde kullanılan –miş’li zaman kipi kitaba masalsı
bir hava katmış. Kitabın sonundan da yazarın tüm bu yaşananların yaşanmamış
olması, barış dolu günlerin gelme arzusu görülüyor.
Kendisi de Kürt olan yazarın bu kitabında taraf olduğu
hissediliyor. Devletin askerlerini anlattığı bölümlerde, askerlerin çoğunun ne
için savaştıklarını bilmeden bölgeye gönderildiklerini anlatırken bölgeyi her
açıdan etkileyen bu savaşın anlamsızlığına dem vurmuş. Yöre halkının duyguları
ise kitapta çok kısa, satır aralarında yer alıyor.
Kitabın ana kahramanı devlete zimmetli mayın arama köpeği
Mikasa’nın yaralandıktan sonra getirildiği barınakta başından geçenleri
anlatmasıyla öğreniyor okuyucu o bölgedeki savaşı, savaşın yaşattıklarını.
Barınaktaki bir köpeğin “ güzel anlatıyor ama fazla uzun anlatıyor “ dediği
gibi bazı bölümlerde gerçekten çok uzuyor hikâye. Fazla uzun tasvirler var.
Kitabın başında âşık olduğu Kürtlerin köpeği olan Melsa’ya ne olduğu ve
kendisinin nasıl yaralandığını ancak kitabın sonunda öğreniyor okuyucu. Bir
suçluluk duygusunun altında ezildiğini barınağa geldiği andan itibaren
hissettirilmesine rağmen bunun kitabın sonlarında gelen açıklaması sırasındaki
duygular ise bence eksik kalmış.
Dili son derece sade ve yalın. Hatta bazı bazı insana basit
bile gelebiliyor. Açıkçası ben ödül almış bu romandan daha fazla şey bekledim. Kitabı
bir eksiklik duygusuyla bitirdim. Olayların yoğun olduğu hikâyede duygular
eksik kalmış gibi geldi. Belki de insani duyguları köpekler üzerinden vermek
istediği için özellikle öyle yazıldı. Eğer böyle bir seçim yapıldıysa da,
köpeklerin üzerinden o bölge insanın korku, endişe ve beklentilerini
göremediğim gibi, o bölgeye gönderilmiş askerlerin de iç sorgulamaları olsaydı,
bölgede yaşananlara daha bir ışık tutabilirdi gibi düşündüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder