Edebiyat atölyelerinin faydalarından biri de bu. Hocanız bir
kitaptan, bir öyküden örnek verdiğinde hiç tanımadığınız bir yazarla veya hiç
bilmediğiniz bir anlatım tarzıyla karşılaşabiliyorsunuz. Çıkmaz sokak konulu
bir öykü ödevi verdiğinde hocam iki öykü tutuşturdu elime. Biri geçen sene
Alakarga Yayınları’ndan çıkan Nazlı Karabıyıkoğlu’nun Olivya Çıkmazı adlı
kitabının kitaba adını veren öyküsü, diğeriyse Hakan Şenocak’ın Hayatta Kalma
Oyunu adlı kitabının ilk öyküsü olan Ridade Çıkmazı. Nazlı Karabıyıkoğlu’nu
biliyorum da Hakan Şenocak’ı duymamışım. Eyvah eyvah! Olur mu? Olmaz!
Hakan Şenocak’ı araştırdığımda kendisini niye tanımadığımı
anlıyorum. 2004 yılında son kitabı Sevgili Nefret çıktıktan sonra başka kitabı
çıkmayan Şenocak’la, yazı maceram ve ona ek Türk edebiyatıyla daha yakın
ilgilenmem 2010 yılında olduğundan, karşılaşamamışım. Sorun yok. Türk ve Dünya
Edebiyatı’nda iz bırakmış yazarların bir kısmını yeni yeni keşfediyorum zaten.
Sevgili Hakan Şenocak’la da geç de olsa tanıştık. Eh! Geç olsun güç olmasın
denir ya; aynen öyle.
2001 yılında Can Yayınları’ndan piyasaya çıkmış Hayatta
Kalma Oyunu’nun ilk öyküsü Ridade Çıkmazı. 32 sayfalık uzun öykü formatında
yazılmış bu öyküde gerçek bir çıkmaz sokakta yaşayan Ridade’nin kendi çıkmazı biraz
fantastik, nefis bir anlatımla verilmiş. Altı öyküden oluşan kitabın, her
öyküsünde bir fantastik yaklaşım var. Gerçekle gerçeküstünün iç içe geçtiği bir
anlatım tarzı var Şenocak’ın. Ben, savaştan uzak olsun diye İstanbul’a
annesi tarafından gönderilen, kış ayazında, üstü yırtık, ayağı çıplak, ısınma
çabası içindeki Kürt çocuğun hikâyesini anlatan Köpek ve kocaları erkek gecesi
yaparken, bir araya gelip eğlenceye giden eşlerden Şebnem’in hikâyesini anlatan
Gölgelerin Gecesi adlı öyküleri de sevdim. Maalesef İşin Önemi adlı öyküyü
anlayamadım. Ancak favorim Ridade Çıkmazı. Hepsinin içinde en sıcak, en insani
o geldi. Nazlı Karabıyıkoğlu’nun Olivya Çıkmazı da, bambaşka bir tarzda
yazılmış ama beni günlerce kovalayan bir öykü çıktı. Bu iki muhteşem çıkmaz
sokak öyküsünü okuduktan sonra ödevim olan çıkmaz öyküsünü yazmak ne mümkün!
Biraz masalsı, biraz büyülü, biraz fantastik ama gerçek!
İlginç, insanı şaşırtan bir tarz. Tiyatronun öyküye yakın olduğunu düşünürsek,
tiyatro bölümü mezunu olan yazarın bu değişik tarzı yakalamış olması
anlaşılabilir. Üçüncü öykü kitabı Naj’la 1998 Sabahattin Ali ödülünü de almış
yazarın 2004’den bu yana başka kitap çıkarmamış olması üzücü. Zaman içinde yeni
kitaplarını da görmeyi umduğum Şenocak’ı ve onun kalemini tanımaktan mutluluk
duydum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder