ZAMAN

Açılmaz kapılar, yıkılmaz duvarlar, çıkmaz sokaklar... Tıkır tıkır seslenen zaman tik tak, tik tak ruhumun labiretinde sert adımlı asker gibi ilerliyor; elinde tüfek, her gördüğü düşmanı tek el ateşle yere yıkmacasına. Görünürde düşman yok. Bomboş, boşaltılmış koridorlarda zamanın ayak sesleri çınlıyor sessizce. Dipçikliyor ruhumun yaralı duvarlarını; her dipçik biraz kan. Nefes kesici bir acı ama kesilmiyor işte o nefes.Düşüp, yuvarlanıp, ezilip yeniden ayağa kalkan çizgi film kahramanları gibi, hiç bir şey olmamışcasına yine yeniden üfleyip geçiyor zamanın üzerinden. Zaman hala tıkır tıkır.Kafamın içinde duvardan duvara çarpıp duran bu tıkırtı monoton bir ninniye dönüşüyor. Aklım uyuyor, ben uyumuyorum. Nereye gittiği belirsiz zaman treninin penceresinden bakıyorum geçmişimin geleceğimi kesen hatalarına. Kalabalık bir görüntü! Dün el sallıyor, pis bir sırıtışla yüzünde. Yarın ise görünürde yok. Yokum ben, yoksun sen diyor görünmezliğinde. Çizgi film değil ki hayat! Keşke olsaydı, gülerdik biraz. "Acımadı ki " diyerek yeniden yeniden ayağa kalkardık her savruluşumuzda. Ama acıdı be! Her kalkışımızda biraz daha yok olduk. Zamansa sinsi bir gülüşle geçiyor nefesimizin içinden.

Hiç yorum yok: