YAZMAK

Öfkeliyim, kızgınım;  kendime! Yazamıyorsun işte! Beyninin içinde dolaşan kelimeleri, cümleleri tam yazmak isterken yakalayamıyorsun! Beceriksiz!  Kaçıp gidiveriyorlar. Sadece kaçıp gitseler gene iyi. Şekil değiştiriyorlar, bilgisayarın ekranında harf harf oluşurken bambaşka bir kelimeye bürünüveriyorlar. Aklımdayken dolu dolu olan cümlenin içi boşalıveriyor, ekrana düştüğünde cansız bir hal alıyor; kanı çekilmiş gibi. Bakıyorum, o cümlede benim gibi maskesini takınmış, ruhsuz ruhsuz salınıyor ortada. Maskelerini bir sökebilsem… Olacak bir şeyler. Olacak ama bu seferde ortalık kan gölüne mi boyanır acaba? Tırnaklarını ruhuma geçirmiş maskeyi sökerken kopan etlerle birlikte acılarda kanar mı yeniden? Hadi kanasın dert değil, kanaya kanaya akıp giderler mi ruhumdan? O akan kanla yazmalıyım her şeyi yeniden…

2 yorum:

panmarmaris dedi ki...

Sevgili Yasemin Hanımcığım,
Bizler, kendi ruhumuza yönelmemizi engelleyen mesuliyetlerle manevi göbek bağımızı kesmedikçe, yazabilmek pek mümkün görünmüyor.
İnanın ki tam da aynı durumdayım.
Onca yazacak şey varken, toparlamak imkansız gibi geliyor şu anda.
Benliğimin "ben" olamadığı şu sıralar zorlamıyorum. Birikiyor. Belki sizde de öyledir. Hepsi birden çıkacak bir anda sanki. O an'ı bir yakalasam. :)))))

Reyhan Yıldırım dedi ki...

Söyleyişte yeniliği, sahiciliği, özgünlüğü, estetiği yakalamadan yazmaya yazmak demeyişinizden belli ki, edebiyata saygınızdan ve kendinize dürüstlüğünüzden... Bu iyi. Dostlukla.