Son Kuşlar buram buram deniz kokan bir kitap. Uçsuz bucaksız
denizin ortasında yalnız bir yazar. Öykü atölyesi arkadaşlarımla Burgazada’da
ki Sait Faik Müzesine yapacağımız gezi öncesi, yazarın adadaki evinde yazdığı
öykülerinden oluşan bu kitaptan daha iyi bir hazırlık olamazdı. Her bir
öyküsüyle Ada’da gezdiren, Ada sakinleriyle tanıştıran, balıkçı teknesiyle
balığa çıkaran, balık ağlarına takılmış gümüşi balıkların çırpınışlarını
kokusuyla beraber seyrettiren bir kitap. İnanılmaz bir gözlem yeteneği ile okura
hem öykünün geçtiği mekanın, hem de öyküde bahsi geçen kahramanların ruhunu ince
ince aktarıyor. Yazıldığı dönemin ağdalı yazımlarının aksine son derece sade
bir dille, okurun beyin kıvrımlarının içine sızan bir yazar Sait Faik. Dönemin
şaşalı, batıya dönük hayatlarının aksine sade insanı yazmayı tercih etmiş yazarın,
muhtemelen eşcinsel eğiliminden dolayı kendine yer bulamadığı kendi dünyasından
ziyade, günlük telaşları olan, samimiyetlerine inandığı bu insanların arasında
daha rahat ettiği seziliyor. Satır aralarında yalnızlığı, yetiştiği döneme
aykırılığı, yazmanın onun için hayata tutunma nedeni olduğu görülüyor. Deniz
kokusunu burnuma kadar getiren, Apostol’la, Vasili’yle, Antimos’la, Mercan Usta’ya,
Kalafat’la aynı havayı solduran, Adanın tepelerinde dolaştıran bu kitabı ben
çok severek okudum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder