28 Mart 2014 Cuma

HAYRETLER İÇERİSİNDEYİM

Siyasetten anlamam. Gençliğimi ülkenin en çatışmalı yılları olan 1970-1980 arasında geçirirken ailemin beni pamuklar içine sarıp, olaylardan uzak tutmak için son derece apolitik yetiştirdiğini düşündüğümde, öyle geçmişten gelen bir bilincim de yok. Anlayacağınız gibi, çoğumuz gibi, memleket meselelerine geç uyananlardanım ben de. Bu eksiğimi kabul ediyor, ilerleyen yaşlarda bu ülkenin bir vatandaşı olarak , benim de bir parçası olduğum vatanımın geleceği üzerinde söz hakkım olduğunun bilincinde son senelerde daha fazla ilgilenmeye çalışıyorum.

Konuyla ilgili okuduğum bir çok makale, blog, kitap vs ‘deki gibi ne demek istediğini üç kere düşündüğüm, anlamak için bir daha bir daha okumak zorunda kaldığım afilli kelimelerim yok. Zaten iddialı da değilim. Sadece sade bir vatandaş olarak bilebildiğimi, inandığımı, düşüncelerimi ve duygularımı paylaşmak istiyorum. İşin teorik kısmını siyaset biliminden anlayan arkadaşlara bırakıyorum. Haddini bilmek de bir erdemdir.

Ancak yerel seçimlere iki gün kala, çevremde ve sosyal medya vasıtasıyla tanıştığım bazı insanlarda olaya hala parti meselesi olarak baktığını görüyorum. 12 yıldır başımıza kabus gibi çöken, kabul edelim ki hatalarımızla başımıza getirdiğimiz, son günlerde iyice çılgına dönen bir iktidarla karşı karşıyayız. Hangi partiye gönül veriyorsanız verin, bu iktidarın yaptıklarını onaylayacak bir parti düşünemiyorum. Sonuçta partiler inandıkları kendi doğruları çerçevesinde halka hizmet için vardırlar. Görüyoruz ki iktidar halka değil sadece kendilerine ve kendilerini ayakta tutacak zengin kesime hizmet vermişlerdir. İktidar partisine oy veren, miting alanlarını dolduran halk ise yol yapımı ( kimbilir kimler bu yollardan daha da zengin olmuştur?), sağlık reformu ( hoş, önce bedava deyip sonra misliyle geri almaya çalışıyorlar ama bunu görmek için göz gerek), Marmaray ve seçim dönemlerinde yakacak, gıda desteğiyle gözü boyanmış bir şekilde bu iktidara desteklerini sürdürmekte… Dini istismar ediyorlar diye ortaya çıkan bu iktidar dinin bütün temel unsurlarının üzerine basarak din siyaseti yapmaktadır. Bunu dünya alem görüyor, hala görmek istemeyenler için yapacak bir şey yok diyorum. Görmek, anlamak istemeyene ne kadar anlatmaya çalışırsanız, anlatamazsınız.

Benim esas şaşkınlığım, düşünen sorgulayan kesime… Önümüzdeki seçim bir yerel seçim. Dolayısı ile bir iktidar değişikliği olmayacak. Gezi olayları ile başlayan, 17 Aralık olayları ile iyice ayyuka çıkan, iktidarın topluma karşı sergilediği yönetim anlayışına “ hoop “ demek için bir fırsat. Bunu ancak muhalefetin elini güçlendirerek yapabiliriz. Bence burada en önemli unsur, ülkenin en büyük üç şehri olan İstanbul, Ankara ve İzmir’i iktidar partisine vermemek. Mümkün mertebe diğer illerde de… Bunun için hangi partiye gönül bağınız olursa olsun, o şehirdeki en kuvvetli muhalefet adayına oy vermek gerekliliğine inanıyorum. Hele bu yerel seçim vasıtasıyla iktidarın zafer çığlıklarını keselim, gücünün düşündüğü kadar sınırsız olmadığı hissini verelim, genel seçimde o günkü konjüktüre bağlı düşünürüz gene ne yapacağımızı diyorum.

Sarıgül’ü sevmem. Bunu açık açık söylüyorum. Ancak bu günkü ortamda benim için önemli olan şu anda Sarıgül değil, şu anda en kuvvetli muhalefet partisi olan CHP’nin daha da güç kazanması. İstanbul’dan oy kullanacağım için CHP diyorum. MHP adayının şansı daha yüksek olsaydı ona verirdim. CHP’ye de bayıldığımdan değil. CHP’nin de kendi içinde bir çok eksiği var ve daha çok yol alması lazım. Bütün bunlar doğru ama şu anki önceliğim iktidara bir “ dur kardeşim “ demek.

İstanbul ve Ankara gibi yıllardır AKP’nin kalesi olmuş şehirlerde belediyeyi kaptırırsa iktidarın daha da çıldıracağını düşünüyorum. Bu bir risk ama zıvanadan çıkmış bir iktidar daha da çabuk hazırlayacaktır sonunu. Amca kendi çıkarları uğruna, ülkeyi savaşa sokmaya çalışıyor ama esas savaş içimizde. Şu anda, bilmem farkında mısınız ama bir kurtuluş savaşı veriyoruz. Hepimizin bunun bilincinde olarak oy kullanmasını diliyorum.

İP’den adaylığını koymuş Levent Kırca’yı hayretler içinde seyrediyorum. Yıllardır hükümeti eleştiren parodileri ile bize yol göstermeye çalışmış bu değerli sanatçının bu seçimde gene büyüklüğünü ortaya koyarak adaylıktan çekilmesini beklerdim ama nerdee?! Dün akşam Kılıçdaroğlu “MHP ile ittifakınız var mı?” sorusuna “ hayır yok “ diye kısadan cevap verdi. Keşke olsa… Bu gün ülkenin bütünlüğü için, geleceği için, kendi erklerinden feda edecek tüm siyasetçiler ve partileri gelecekte kazanacaklardır.


Hala “ ben haftasonu Bodrum’a gideceğim, benim bir oyumdan ne olur? “ diyenlere şaştığım gibi şu etapta kazanma şansı hiç olmayan adaylara gönül bağlarından dolayı oy verecek arkadaşlara hayretler ediyorum. Bu vatan hepimizin arkadaşlar! Önce vatanı bir kurtaralım sonra siyasi farklılıklarımıza bakarız. Herkesi ama herkesi akla, mantığa ve vicdana davet ediyorum. Tekrar ediyorum, siyasetten anlamam. Sadece bu topraklarda doğup büyümüş, çocuğunu da bu topraklarda yetiştiren bir vatandaşın çığlığı bu…

6 yorum:

Yasemin Pforr dedi ki...

SUPSUN GURALP: tamamen katılıyorum ama biliyorsun ben geçen seçimde de bunu savunuyordum. yazdıklarına ek olrak ileriye yönelik farklı bir yaklaşımım var yine de. Ben diyorum ki bu seçimi atlatmamızdan sonra durumumuza bakalım ilerde kendimize seçip seçeceğimiz parti CHP mi, başka bir oluşum var mı? Bize daha yakın birileri var mı? Oluşturabiliyor muyuz? Ya da şu anda aslında pek çok şeyden ödün vererek ya da pek çok kısmı kafamıza uymayarak oy verdiğimiz CHP istediğimiz inabdığımız partiye dönüşebilir mi ona bakalım, o seçime hem biz hem de dürüst politikacılar doğru hazırlansın ve o zaman seçimimizi yapalım.

Yani bir sonrası illa da CHP gibi görünmüyor gözüme, kimbilir belki daha aktif daha iyi birşeyler çıkar. (ay evet haklısın bu bana yakışmaz bir iyimserlik oldu belki de , ama ne yapayım buna inanmak istiyorum, bugünkü CHP yi iyi ve yeterli bulmuyorum, ve bütün hayatım boyu Abdurrahman Çelebi'ye oy vermek istemiyorum.

Yasemin Pforr dedi ki...

seninle %100 aynı fikirdeyim Sup'cum... ben de illa CHP demiyorum... CHP bu güne kadar meclisteki sayı eksikliğini yeterince muhalefet yapamamasına sebep gösterdi.. elini kuvvetlendirelim, görelim bakalım ne yapacak? Ayrıca dediğin gibi herkesin elini taşına koyma zamanı... Bu açıdan da bize bir ders oldu bu iktidar... acı bir ders... umarım herkes dersini almış ve ödevine görevine hazırdır...

Yasemin Pforr dedi ki...

TC Atilla Akbatur : Tamamen katılıyorum. Bugün itibariyle ülkemizin sorunu, baskıcı rejime "Kendine gel" demektir...Halkımızın bunu başarması, geleceğimiz açısından son derece önemlidir...Ağustos ayında bir secim daha yaşayacağımızın bilinci içinde olmalı ve oylarımız ile iktidarın silkinip kendisine gelmesini sağlamalıyız..Ben bu seçimi, bu açıdan çok önemli sayıyorum..:))

panmarmaris dedi ki...

Sizinle yüzde yüz aynı fikirdeyim Yasemin Hanımcığım. Aynı şaşkınlıkla izlemekteyim Levent Kırca'yı. Bizi uzun uzadıya aklımızı kullanmaya davet eden, yılların sanatçısı Levent Kırca, nasıl olur da bu boşluğa düşer, inanamıyorum.
Her şey Vatan için.
Söz konusu Vatan ise, gerisi teferruattır.
Sevgilerimle.
Sevil Bayer

sevim gökyıldız dedi ki...

Mükemmel bir görüş.Sizi destekliyorum.Ama biz-bizim gibi düşünenler,yine aynı döngüde kalıyoruz.Yazmak,söylemek,izah etmek
boşuna oluyor.5 kg bulgura oy veren
"Allah" diyenleri baş tacı eden
mantıksız,bilgisiz,kara cahil kesim
var karşımızda.Ben 3 ay önce,TV de
hacı adayları çekilişindeki "güruh" u görünce ümidimi yitirdim.
Sevgiler- Sevim Gökyıldız

Yasemin Pforr dedi ki...

Teşekkürler Sevim Hanım... Zaten yazım AKP seçmenine yönelik değil, kazanma şansı olmayan parti adaylarına oy vermeyi düşünenlere...