6 Mart 2014 Perşembe

BU GÜN GÜNLERDEN AŞK

Bu gün günlerden AŞK…

Bu gün yani 6 Mart, benim Sevgililer Günü’m. Bu gün kızımı kucağıma aldığım gün, görür görmez aşık olduğum.

Önce bir dokuz ay flörtleştik birbirimizi görmeden. Bir duvarın arkasından o büyüdükçe büyüyen bir sevgi gelişti aramızda. Henüz tanımasak da birbirimizi, duvarın iki yanından ses verdik birbirimize, merak ettik keyfimizi, sağlığımızı. İlk başlarda varlığından haberdar olunca, şaşkınlıktan, heyecandan midem bulandı bir süre. Alıştıkça onun varlığına keyif aldı yerini heyecanlı bulantının. Dört ay sonra, tanımadığım ama içimde o güne dek bilmediğim bir sıcaklık uyandıran varlığın sakat olma ihtimali çıktı ortaya. Çok üzüldüm günlerce. Gene de onu çok seviyordum, her haliyle kabulümdü. Bir ay sonra şiddetli tekmelerle üzülmemem gerektiğini, sakat makat olmadığını müjdeledi bana. Aylar geçtikçe arttı sohbetimiz. Kıskançtı da biraz. Geceleri onunla baş başa kaldığımız saatlerde “uyuma “ dedi bana tekmeleriyle” sana ihtiyacım var.”  Büyüdükçe, varlığını daha da hissettirdikçe onu görme arzusu dayanılmaz oldu. Günler geçmek bilmedi. O da kendi dünyasına sığamaz oldu. Birbirimizi görmek, koklamak, sarılmak için önüne geçilemez bir istek duyduk.

6 Mart sabahı, en nihayet bu arzumuza kavuştuk. O karanlık dünyasından tanımadığı seslerle dolu, aydınlık bir dünyaya doğduğundan şaşkındı. Bu karmaşık dünyaya gözlerini kapadı önce, belki korkudan, belki şaşkınlıktan. O güne kadar benden başkasını tanımıyordu ki! Önce ben gördüm onu. Kucağıma verdikleri ilk anda, ilk görüşte aşktı zemini dokuz boyunca hazırlanan. Kokusu melek kokusu olmalıydı. Öyle çektim içime. Başka hiçbir koku, onun kokusu kadar insana huzur veremezdi. En azından bana… Aradan geçen 13 seneye rağmen hala onun kokusudur bana en huzur veren.

O da bende tanımadığımız bir dünyaya doğduk 6 Mart sabahı. Beraber büyüdük bu 13 sene boyunca. Birbirimizin elinden tuttuk senelerce, hiç ayırmadan. İyi günü de kötü günü de beraber paylaşıp atlattık onunla. Kah kızdık, kah güldük, kah söyledik ama sevgi pınarımızdan bir damla eksiltmedik. Her geçen günle daha da gür çağladı o pınar. Aşkı, sevgiyi, sabrı, hoşgörüyü, cesareti onun sayesinde öğrendim. O da benden bir şeyler öğrendi muhakkak. Besledik birbirimizi sevgimizle. Gün be gün gelişip serpildi aşkımız.

Bazen “benden nasıl böyle farklı bir çocuk çıkar” bile dedirtebilecek kadar değişik duruşuyla bana benim gibi olmayana saygıyı öğretti. Bağırmadan dinlemeyi, farklı fikirlerde de olunsa birbirini anlamanın mümkün olduğunu, inandığım bir değer için dik durmayı onun sayesinde öğrendim. Belki de o bana, benim ona öğrettiğimden daha çok şey öğretmiş olabilir. O bana bir hediye, tanrının bana bir lütfu.

O benim kızım. Hayatımın, varlığımın anlamı… Benim hayat pınarım, her şeyim, en büyük aşkım. Hayatıma girdiği andan beri, onunla geçirdiğim her bir saniyeye minnettarım. Ona olan sevgim, onun varlığı beni ayakta dik tutan. Tanrıya bana böylesi bir güzelliği bahşettiği için şükrediyorum.


İyi ki yollarımız kesişti, iyi ki varsın canım kızım. Seni seviyorum…


Hiç yorum yok: