28 Şubat 2014 Cuma

BİZİM EVİN HALLERİ - 6

Ne zaman insanlığa inancımı yitirsem, ne zaman ortalık fitne fücur kaynasa ben veriyorum kendimi kedilere. Hayvanları daha saf, temiz, dürüst bulduğumdan. Ortalıkta gezen pislik kokusundan, insanı boğan kirlilikten, yalandan, riyadan, üçkağıttan, kalleşlikten kaçmak için sığındığım bir alan. İnsana dair inancımı hala korumama imkan tanıyan bir nefes. Kedilerin insana inancı korumakla ne ilgisi var diye düşünenler olabilir. İçimdeki sevgi tomurcuklarının her daim canlı kalmasını sağlıyor hayvanlar. Ara ara ümitsizliğe kapıldığımda içimdeki sevgiye sarılıyorum umudumu korumak için. Besliyorlar yani. Sevgi kaynağımın kurumasını engelliyor hayvanlar, özellikle de evdeki kedilerim.

Ailenin en dombilisi, en sevgi arsızı Cookie Hatun, geçen gün bana ziyarete gelen arkadaşımın onu aralıksız 5-6 saat sevmesinden sonra iyice şımarmış olmalı ki, artık her daim ya kucağımda, ya da dibimde yatıyor. İlla bana yapışık… Herhangi bir şey için yerimden kalkarsam benim oturduğum yere iyice yayılıyor o koca gövdesi ile. Yerime döndüğümde bakıyorum benim yer işgal altında. Bilgisayarın kablosu yüzünden o noktada oturmam gerektiğinden kaldırmaya çalışıyorum ama en az beş-on dakikalık okşama, öpme faslını yapmazsam öldür billah kalkmıyor yerinden. Akşamları ise üç kişilik ana koltukta kızımla sarmaş dolaş televizyon seyrederken bir bakıyorum, biz ana-kız bir kişilik yere sığışmışız zar zor, Cookie Hatun ise yayılmış iki kişilik yere, gene yapışık. Ne yalan söyleyeyim bazen çok sıcak basıyor. Kan ter içinde fırlıyorum yerimden, ferahlamak için. Kızım hemen somurtuyor, “ ne zaman sana sarılsam, sıcak basıyor sana” diye. “ Kızım sorun sen değilsin, Cookie “ dediğimde ise hemen savunmaya geçiyor benim kız. “ Ama o da bu evin bir ferdi, onun da istediği gibi yayılmaya hakkı var “ diye. Benden umudunu keserse bu sefer alıyor Cookie’yi kucağına. Bu arada belirteyim, kızımın kedi tüyüne alerjisi var. Bu aralarda fena azmış vaziyette ama kimin umurunda? Koyun koyuna aşk yaşıyorlar. Cookie’nin o koca gövdesinden kızımın yüzünü bile göremiyorum bazı bazı. O kadar sevimli duruyorlar ki, televizyonda dinlediğim o iç karartıcı haberlerden sonra içim aydınlanıyor.

Bu sabah, biraz da geç kalkmamız sebebiyle, aleltelaş kızımı servisine yetiştirmeye çalışırken peşimden “miyav miyav” dolaşan Cookie Hatun’la ilgilenemedim.  Neyse kızımı yetiştirdikten sonra kendime bir sabah kahvesi yaparken kedilerin suyunu, mamasını unutmuşum. Mutfakta ortalık toplarken bir sürtünme sesi duydum. Bir baktım Cookie Hatun su kabını burnuyla ite ite yanıma getirmiş. “ Taze su “ diyor yani. Susamış hayvan ne yapsın? Muhtemelen miyavlarken de su istiyordu ama ilgisiz anne duymayınca çareyi böyle bulmuş anlaşılan. Gülüyorum.

Son iki üç gündür Çakıl Oğlan’da da yenilikler var. Her zaman geceleri ayakucumda yatan Çakıl, son üç gündür yer değiştirdi, yanı başımda yatıyor. İlk gece, gece yarısı uyandığımda  dibimde tüylü bir şey! Neredeyse ağzıma girecek. Bir baktım Çakıl yerleşmiş başımın yanına, başını da omzuma koymuş, uyuyor. Kıyamadım, uyuduk öyle. Sonra ki geceler ise, Allah’tan omzumdan vazgeçti ama kafası yastığımın üzerinde, yastık paylaşıyoruz geceleri. Evet biraz tüylü oluyor ama gene de görüntü ve yaşattığı duygu muhteşem.

Limon Efendi ise her zaman ki ağır abiliğini koruyup sulanmıyor bizlere. Onun standartı, kızım ne zaman odasında olsa, onun yatağının üzerinde ona eşlik etmek. En favori yeri orası. Geceleri de orada yatıyor. Benimle yastık paylaşan Çakıl yüzünden kıskançlık yaşayan kızıma iyi geliyor tabii bu durum. Dolayısı ile bana da.

Hah! Deminden beri yanımda yatan Cookie Hatun, yer değiştirip kucağıma yatmaya karar verdi. İte kaka bir savaş veriyoruz şu anda. O kucağımdayken yazmam mümkün değil. Ben yazıyı bitireyim yoksa hatunun bana rahat vereceği yok.

Hayvanlar, kendi doğalarını koruyarak, en saf halleriyle kendilerini ortaya koyarak insanda inanılmaz bir sevgi seli yaratabiliyorlar. Belki biz insanlar, asırlar boyunca hakim olmuş güç, başarı gibi çarpıtılmış kavramlarla yoğrulduğumuz için, hayvanların bu saf haline gereksinim duyuyoruz. Belki yüreğinin özünde sevgi ağırlıklı yaşayanlar, bu yozlaşmış, güç sanrısı ile sevginin gittikçe azaldığı dünyada, kendi özlerini beslediğinden seviyorlar hayvanları. Kimbilir?!




2 yorum:

Adsız dedi ki...

Bizde de bir Coffee var, köpekgillerden. Ruhumuzu besleyen, terapi niyetine şifa veren ayrı bir can. Bazen içine iyi insan kaçmış, bu dünyada köpek şeklini almış olabilir mi diye düşündürüyor insana. Sevgiler..

Yasemin Pforr dedi ki...

Hayvan sevmeyenlerin bu saflığı, bu güzelliği kaçırmaları ne acı diye düşünürüm hep mindmills...