2 Ocak 2015 Cuma

AT, AT, AT !

Yeni yıla girdik el birliğiyle şükür! Yeni deyince aklıma eski geliyor. Eski olmalı ki yeni olsun. Eskiler atılmalı, satılmalı ki yerine yenisi gelsin. Ne kadar eprimiş eşya, anı, ilişki varsa atmalı. Öyle buruş kırış, yırtık sökük şeylerle güzel durmuyor yürek. Ağlak sızlak, süklüm püklüm dolaşıyor ortalarda. Dikmeye çalışıyorsun, dikiş tutmuyor; öyle paramparça… En iyisi at, at, at! Şöyle jiletgibi yeniden başla hayata. Dimdik dur, boyun posun, endamın görülsün. Silkin bir, üstündeki tozu pası at. Salın şöyle saçlarını savura savura. Senden başka kimse senin değerini senin kadar bilemeyecek. Söyleyeyim de. Ha, çok değerli anıların mı var? Sar pelür kağıtlara kaldır tavan arasına. Tavan araları kopmaya kıyamadığımız ama ayağımızın altında da dolaşmaması gereken anılar için değil midir? Kaldır, dursunlar orada. Çok ileride bir gün tavan arasına bir şey aramaya çıktığında gülümsersin onlara yeniden. Zaten güzelleri sakla. Ağlatanların ne işi var tavan arasında? Boşuna yer kaybı! At, at hemen at!

Hiç yorum yok: