11 Ekim 2018 Perşembe

TORONTO GÜNLÜKLERİ -2

22.09.2018

DOĞUMGÜNÜ

Dün, malumunuz doğumgünümdü. Facebook bangır bangır ilan ediyor zaten. Artık ay unuttum falan diyemiyorsunuz :) Yani eskiden hafif bir gıcık olma durumum vardı buna ama dün gayet de memnundum bu ilandan. Bilmem kaç kilometre ötede memlekete geleli daha anca bir hafta olmuş; hop doğumgünüm geldi çattı bile. Dur yahu, daha iki insana ne merhaba, ne de hello mello dememişim. Neyse şaka bir yana, ilk defa kimseyi tanımadığım bir ülkede kuzumla baş başa bir doğumgününü geçirdim. Böyle dramatize ettiğime bakmayın; fark ettim ki çok da umurumda değil bu doğumgününü meselesi. Ne büyük değişiklik! Halbuki eskiden ne önemliydi benim için. Çok eskilerde hatırlamayanlara bozulmuşluğum bile vardır yani o derece!

Bu arada elalemin banyosunu mora boyamayayım diye iyice beyaza dönmüş saçlarımı da boyayamıyorum. Baktım onu da takmıyorum. Hatta kendimi beğendim bile böyle. Yani morlarımı seviyorum tabii. O benim rengim, duruşum, hayata bir dakika deyişim ama olmuyorsa olmuyor. Hiç kendimi kahredemem. Zaten güzellik kavramım fizikselin çok ötesine geçeli epey olduydu.
Burada kendimde gördüğüm en büyük değişikliklerden biri içimdeki ev kadını ruhunun ortaya çıkması. Kendimi bildim bileli ev işini sevmem. Burada ne olduysa artık bir derleme toparlama, sürekli bir temizlik hali, her gün taze yemek olacak takıntısı. Annem görse gözleri yaşarır kadının. Diğeri ise yedi tepeli İstanbul'un yokuşlu yollarında sevmediğim yürüyüşü burada, inişi çıkışı olmayan dümdüz yollarda çok da zorlanmadan yapmam. Hoş daha günde 10.000 adımı beceremedim ama ortalama 8.000 adımda ilerliyorum şimdilik. Ah! Bir de belim ağrımasa... Yani bir hareket berekettir halleri. Bu halim bir de Ula'da ortaya çıkıyor. Bu da beni kendimi iyi hissettiğim yerlerde enerjim daha yüksek oluyor noktasına getiriyor. Şimdi soru şu: kendimi iyi hissetmeme neden olan şeyler neler? Kendi kendime kalmayı seviyor olmalıyım. Bir de tabii ki doğa.

Ezcümle, yaş oldu 55. Çoğunun sonbahar dediği yaşlar ama ben nedense bir ilkbahar havası seziyorum kendimde. Yeni bir Yasemin'e gebe; daha sakin, daha ne istediğini bilen. Kendini tanımak istiyorsan, hiç kimseyi tanımadığın bir yerde yeniden başlangıç yap demiş Paul Auster. Belki de bu Kanada buna bir vesile. Bir senenin sonucunda nasıl bir şey çıkacak ortaya merakla bekliyorum. Ha kitap okuma ve yazma isteğim daha bir alevlendi burada. İnşallah kayda değer bir şeyler çıkar bu süreçten.

Ooo epey uzatmışım gene. Bugünlük bu kadar olsun.


Hiç yorum yok: