24 Kasım 2014 Pazartesi

BİR HAYALLE BAŞLAR HER ŞEY

Seneler içinde yavaş yavaş gelen, Gezi’yle birlikte inanılmaz bir ivme kazanan gariplikler ülkesinde yaşıyoruz. Gazlar, TOMA’lar, ayakkabı kutuları, telekinezi, trafoya kaçan kediler, Soma, Kobani, Validebağ, Ermenek, Yırca falan derken Küba’da camiden tutun da Amerika’nın keşfine kadar geldi bu akıl dışı olayların seyri. CHP milletvekili Sedef Küçük’ün bir meclis konuşmasında dediği gibi “ neresinden tutsak elimizde kalan “ bir ülke haline dönüştü. Duracağı, normalleşeceği falan da yok. Kim bilir daha neler duyacak kulaklarımız? Uğruna bu kadar ölümün olduğu, insanların gece gündüz demeden başında durarak engellemeye çalıştığı Topçu Kışlası/ AVM yeniden yapılmaya çalışılıyor mesela. İnanılır gibi değil. El mi yaman bey mi yaman kokusu seziyorum ben burada. Bir film senaryosu içindeyiz desem korku mu, gerilim mi, komedi mi, kara mizah mı, fantastik mi bilemeyeceğim bir tür film bu. Tiyatro dilinde konuşursak da trajedi ile vodvil arasında gidip gelen, henüz yeryüzünde adı konmamış bir tür oyun bu. Şaka gibi.

Dün, sınıf arkadaşım Petek’in organizasyonu ile Oy ve Ötesi’nin genç yöneticileri ile tanıştık. Gezi olaylarından sonra yaşanan şaibeli seçimin ardından, vatandaşın görevinin sadece oy vermek değil aynı zamanda oyuna sahip çıkmak da olduğunu düşünerek okul arkadaşları ve ailesinden oluşan sekiz kişi ile yola çıkılıp, bu gün elli binlere ulaşan üye ve gönüllü sayısına ulaşmış bir dernek bu. Biri 83 diğeri 87 doğumlu bu iki genç, işlerini üçlerini bırakarak tam zamanlı bu konuya odaklanmışlar. Aralık 2013’de faaliyete geçen bu oluşum Nisan 2014’de dernek statüsüne kavuşmuş. Mart seçimlerinde sadece İstanbul sandıklarında görevli yerleştirebilirken, Ağustos’taki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 6 ili kapsama alanlarına alabilmişler. 2015 seçimleri için kapsama alanlarını daha da büyütmeyi hedefliyorlar. Görünen o ki isimlerinin “oy “ kısmını güzel oturtmuşlar. Bundan sonra  “Ötesi” kısmında faaliyet göstermeyi planlıyorlar.

Kendilerini partiler üstü, tarafsız ve bağımsız tanımlıyorlar. Her siyasi partiye eşit mesafede duruyorlar. Siyaset bizim işimiz değil, biz sadece bir STK’yız diyorlar. Dernekleşinceye kadar kendi birikimlerini kullanarak yol alan bu kuruluş, dernek olduktan sonra dernek üyelerinden topladıkları yıllık 120 TL ve bağışlarla kendilerini finanse ediyorlar. Yapmak istediklerini göz önüne alırsak, daha çok finansal ve insan kaynağına gereksinimleri olduğu açık. Onları tanımak ve neler yaptıklarını, yapacaklarını öğrenmek isterseniz, davet etmeniz halinde, gelip size kendilerini anlatıyorlar ve sizin de fikirlerinizi öğrenmek için can atıyorlar.

Bence çok mantıklı bir yaklaşımları var. Her şeye müdahil olmuyorlar. “ Tek hedefe odaklanmak ve o konuyu başarmak lazım “ diyorlar ki, onların ilk hedefi de seçim sandıkları olmuş. Başarılı olmaları ve güvenilirlik kazanmaları da bundan. Adım adım gitmek istiyorlar. Ellerindeki sınırlı kaynağı tek noktaya doğru atışla verimli kullanmak istiyorlar. Hangi görüşten olursa olsun, aynı değerler etrafında birleşmiş gönüllüler bu isim etrafında buluşuyor. “Bizler onlar şeklinde değil, hep beraber bir arada yaşamanın yolunu bulmalıyız “ diyorlar.

Ben şahsen, bu gençlerin, hani apolitik dediğimiz gençlerin, yaşamlarından, kazançlarından feda ederek, bu ülke adına bir şey yapmak için yola çıkmalarından, doğru ve akılcı bir yaklaşımla, kısa sürede ciddi yol almış olmalarından, onu da yapacağız bunu da yapacağız gibi afaki hayallerle değil, ayağı yere basan hedeflere odaklanmalarından çok etkilendim. Zaman içinde daha da büyüyerek gündemlerine aldıkları konularda başarı sağlayacaklarından eminim.

Bu genç arkadaşlardan kendimize çıkaracağımız ders de şu ki; sadece söylenerek, her milli bayramda sosyal medya ortamını Atatürk resimleriyle donatarak, imza kampanyalarına imzalar atarak çok fazla bir şey yapmıyoruz. Yapılması gereken; her neye en çok ilgi duyuyorsak, bu çocuk hakları olur, hayvan hakları olur, kadına şiddet olur, çevre olur, özetle ilgilendiğimiz her hangi bir konu olabilir, o konuda fiilen aktif görev alarak, dağılmadan, enerjimizi tek konuya yoğunlaştırarak o konuda bir farklılık yaratmaya çalışmak. Gençlerin deyimiyle enerjilerimizi “mobilize “ etmemiz gerekiyor. Ha edemiyor muyuz, en azından faaliyetlerine inandığımız derneklere üye olarak ve aidatlarımızı ödeyerek, finansal kaynaklarına yardımcı olmak ve oturduğumuz yerden yapabileceğimiz iletişim konusunda destek vermek.

Ben bu gençleri tanımaktan çok mutluluk duydum. Gerçeklik duygumu yitirmiş, olaylarla da ilgilenmeden kös kös otururken, bir yerlerde yitirdiğim enerji ve umudumu yeniden kazanmama sebep oldular. Ben hemen üye oldum ve 30 Kasım’da düzenledikleri koşuya, koşmasam da orada olarak destek vereceğim. Daha detaylı bilgi isterseniz http://oyveotesi.org/ den girip inceleyebilirsiniz.
Bu genç arkadaşların yaptıklarını çok önemsiyorum ve kendilerine teşekkür ediyorum.



Hiç yorum yok: