4 Mayıs 2014 Pazar

KİRAZ ÇİÇEĞİ

Bahar geldi, ağaçlar çiçek açmaya başladı. Binlerce baş döndürücü koku yayılıyor çiçeklerden. Güneş, bahçede oyun oynamasına izin verilmiş çocuklar gibi şen şakrak parlıyor yeryüzünün üstünde. Deniz griliğini derin bir maviye bırakmış, güneşle oynaşıyor dalgalarının üstünde.

Bu oyun bahçesinde ben de yer alıyorum, karşımda duran muhteşem kiraz ağacının yeni açmış bembeyaz çiçeklerinin nezdinde. Sessiz sakin, sadece seyirci olduğum bu oyuna kiraz ağacı davet ediyor beni dallarıyla. Hayata yeniden açmış bembeyaz çiçekler sunuyor bana. Yakın zamanda olgunlaşıp dönüşeceği kiraz olmadan önce, hayata yeniden, baştan, sıfırdan başlamak üzere bembeyaz… Zarafetinin içinde tüm gücüyle, lekesiz, darbesiz, yarasız…

Aynı o kiraz çiçeğinin yaprakları gibi bembeyaz hissediyorum ben de. Kıvrımlarının arasında hafif pembeye dönmüş renk gibi, yavaş yavaş ben de kendi yaşam yolumun kıvrımları arasına renkler serpiştiriyorum. Geçmişin karasını silip, yüreğimi aklaştırdığımdan beri denizin mavisini, güneşin dansını, hayatın coşkusunu derin derin çekiyorum içime. Bazen ara ara yağan bahar yağmuru düşüyor coşkuma. Defterlerimizde silinse de kalan izler gibi, silik bir iz yokluyor yüreğimi ara sıra. Kaçmış baharların gölgesi vuruyor kiraz çiçeğinin beyazına. Güneş hemen yetişiyor imdadıma. Yağmurun ardından açan güneşle birlikte mis gibi yaşam kokusu tekrar döndürüyor başımı. İzin vermiyorum gölgelenmesine, ne çiçeğin ne de ruhumun. Güneşin “ gel benimle oyna” çağrısına kulak veriyorum. Veriyorum elimi eline, kucaklıyoruz yaşamı beraberce.

Yunan mitolojisine göre kiraz çiçeği doğum ve yenilenmenin sembolüdür. Kışın sert rüzgarlarına karşı koymuş ağaçlar her bahar yeniden çiçek veriyorlar. Her türlü zorluğa karşı dimdik ayakta kalmanın keyfiyle, neşeyle tüm güzelliklerini sunuyorlar doğaya. Her kış ölüp her bahar yeniden doğuyorlar; asla vazgeçmeden, pes etmeden… Kaç kış geçti bahara ulaşamadan? Dallarımı kaç donla kırdım çiçek açamadan? Kırık dallarımı kaç ocağa od diye verdim? Kaç yürek ısındı soğuğumdan?

Bahara ulaşma ümidimi yitirmişken köklerim direndi soğuk kara. Karı, yağmuru, rüzgarı nimet saymayı öğrenip onları sevip kucakladıktan sonra onlar da vazgeçti bana hoyrat davranmaktan. En nihayet birçok es geçtiğim bahardan sonra açtı bembeyaz çiçeklerim. Öğrendim ki kar da bizim için, fırtına da… Karın suyundan, fırtınanın rüzgarından beslenmeyi bileceksin ayakta kalmak için. Bileceksin ki güneşi görüp çiçek açabilesin yaşam bahçesinde. Her bir çiçeğin benzer ama ufak ayrıntılarla birbirinden farklı olduğunu fark edeceksin. O bahçede kendine has özelliklerinle yek olmanın bilinciyle salacaksın dallarını rüzgara. Ve etrafın mis gibi SEN kokacak…


Hiç yorum yok: