Almanya'da şu ara pandemiden sonra en önemli konu 26 Eylül'de yapılacak seçimler. On altı senedir ülkeyi yöneten Angela Merkel'in yerini kim alacak değil kim doldurabilecek diye bakılıyor olaya. Partiler yavaş yavaş adaylarını göstermeye başladılar. Ciddi yükselişte olan Yeşiller Partisinin eş başkanları aralarında kimin aday olmasının şanslarını yükselteceği konusunda anlaşıp olaysız aday belirlediler. Ancak Merkel'in partisi olan CDU ve birlikte hareket ettikleri kardeş parti CSU adaylarını belirleme konusunda birbirlerine girdiler. Teamüle göre CDU'nun başkanı otomatik aday olurken bu sefer CSU'nun popülaritesi yüksek parti başkanı da aday olmak istediğini belirtince işler karıştı. Nihai karara varılıncaya kadar bu konuyla yattı kalktı Almanya. zaten haberler hepi topu on beş dakika. Ilk yedi sekiz dakikası muhakkak koronayla ilgili. Gerisi hükümetin koronaya karşı alınan önlemlerin doğru olup olmadığı konusunda parlamentoda temsilcisi olan her partinin yorumları, belki bir veya iki yurtdışı haber, spor haberleri derken bitiyor zaten bülten. Memlekette olay namına bir şey yok ki! Aman atlamayayım, yönetimdeki koalisyona bağlı CDU-CSU partisinden iki milletvekilinin pandemi başlangıcında maske sıkıntısı varken, bazı firmalardan komisyon karşılığı maske temin ettiklerini iddia etti Der Spiegel dergisi. Ayağa kalktı ortalık. Bu iki milletvekili hemen hem milletvekilliklerinden hem de partilerinden istifa ettiler. Soruşturma hâlâ sürüyor. Aynen bizdeki gibi canım!!
Neyse başbakanlık seçimine adaylığını koyan biri CDU'lu diğeri CSU'lu iki aday bir hafta boyunca beyanlarda bulundular. Haberler sürekli bu ikisini veriyor; ortalık çok kızıştı, sert sözler geçiyor aralarında yorumlarıyla. Ben herhalde almancam yetmiyor diye bakıyorum zira bana göre sert mert bir şey yok ortada. Kızışan da bir şey yok. Efendi efendi konuşuyorlar. Küfür yok, kıyamet yok. İki partinin tarafları birbirlerine hakaret falan etmiyor. Yok şekerim, bunlar bilmiyor bu işleri. Şöyle hööööt diye çıkışacaksın, hangi tarafın sesi daha çok çıkarsa artık. Taraftarlarını pardon partilileri harekete geçireceksin, onlar da karşı taraftan dişlerine göre bulduklarının üstlerine yürüyecekler. Kimin gücü kime yeterse artık! Çamur atacaksın bir kere. O en önemli şey! Sen at çamuru, karşı taraf düşünsün gari. Temizlemeye çalışırken atı alan Üsküdarı geçsin falan. Bunlar pek kibar kardeşim. Herhangi bir beyanda bulunurken karşı tarafı muhakkak bir övüyorlar ondan sonra diyeceklerini diyorlar. Nasıl karar versin halk? Madem karşı taraf da pek şatır, sen niye adaylıktan çekilmiyon demezler mi insana? Kafa karıştırmaca! Halbuki şöyle bileğinin gücünü gösterecen, lafını çakacan ki halk da bilecek kim güçlü di mi ama?! Ne bunlar böyle sümsük sümsük... En sonunda daha da sümsük olan seçildi zaten.
Her ülkede olduğu gibi burada da pandemi en öncelikli konu. Aşı konusu yavaş ilerliyor maalesef. Avrupa Birliği aşıları ortak alıp ülkelere dağıtınca yeterli aşı olmadığı gibi, burası her grubun birinci ve ikinci aşısını yaptıktan sonra diğer gruba geçiyordu. Şimdi aile hekimlerini de devreye sokunca biraz hızlandı. Merkel Teyzem, yazık, tam rahata erip son senesini de öyle böyle geçirip politik kariyerine başarıyla veda edecekken bu pandemi kadıncağızı perişan etti. İnsanoğlu nankör! Düne kadar kadını yere göğe koyamazken koronaya karşı sert(!) önlemler almak istediği için neredeyse ikinci Hitler ilan ettiler kadını. Sert dedikleri de akşamları 21:00'den sonra sabah 05:00'e kadar sokağa çıkma yasağı, 7 günlük ortalama vaka sayısı 165'i geçerse okulları kapatıp uzaktan eğitime geçme durumu. Dükkanlar, AVM'ler, lokantalar zaten aylardır kapalı. Biraz rahatlama olsun diye bizdeki HES'e benzer bir aplikasyon yapmak istiyorlar ki aşı olan veya negatif testi olan bu aplikasyonla ve randevuyla dükkanlara girebilsin. Ooooo gene ayakta millet, kişisel haklarımıza saldırı, hakkımızda bilgileri toplayıp gene bir Nazi dönemine sokmak istiyorlar bizi diye! En güldüğümde bu patırtıyı en çok buranın en sağcı partisi, Neo-Nazilerin destekçisi AFD çıkarıyor. Merkel'e, hükümete bok atmak olsun da nasıl olursa olsun. Bir de Querdenker'ler var, her boka itirazcılar. Her hafta 10.000 -20.000 kişilik protestolar yapıyorlar. Ne maske ne mesafe ne bir şey! Polis bir seferinde tutuklayacak oldu da birini gene herkes ayakta demokratik haklarımız çiğneniyor diye! Bu kadar taraftarı nasıl buluyor bu Querdenker'ler diye şaşırıyorum ama her memleketin kendine göre salağı var elbette. Merkel teyzem de zavallım, perişan oldu kadın, on altı federal eyaletin başbabakanlarıyla konuşup hepsini ikna etmeye çalışmaktan. Bu ikna turları da yavaşlatıyor kararları. Halbuki şöyle elini masaya bir vuracaksın hepsi mum gibi olacak de mi! Daha bunların kırk fırın ekmek yemeleri lazım. Demokrasi, demokratik haklarımız falan deyip diyorlar ama olmuyor. Bize bakacaklar, örnek alacaklar oysa ki! Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok, de mi? İki höt bir zöt bak nasıl halloluverecek işler, vakalar, ay pardon dilim sürçtü, rakamlar tavan yapacak.
Geçenlerde amcam ve eşini yemeğe davet ettim. Amcam diyorum da benden dokuz yaş büyük. Ay bütün gece Almanya'daki politikanın berbatlığından, hayatın anlamsızlığından, bu pandemi konusunda hükümetin yeterli destek vermediğinden (ne yeterli olurdu) , aşı işinin doğru dürüst organize edilemediğinden, (bu doğru, biz daha iyi becerdik bunu ama tabii Çin asısı almanın bunda etkisi büyük. Avrupa tenezzül etmedi Çin aşısına) kendisinin aşı olmayacağından, aşılamaya aleltelaş başlandığından, yeterli test yapılmadığına (ne yani insanlar telef mi olsun o zaman kadar) söylendi durdu. Bir de özgürlüğümüz kısıtlanıyor, belki ben gece saat 22:00'de nefes almaya çıkacağım demedi mi tutamadım kendimi. Kusura bakma ama siz fazla şımarmışsınız deyiverdim. İçimden bu devamlı söylenen Almanları alıp bir ay Türkiye'ye bırakasım var. Nasıl kuzu gibi olurlar dönüşte!