Dün Kadir
Gecesiydi. Kadir Gecesi Hz. Muhammed’e Cebrail isimli melek tarafından Kuran-ı
Kerim’in vahyedilmeye başlandığı gece
olarak kabul edildiğinden , İslam dünyası tarafından en önemli günlerden biri
olarak kabul edilir. Bu gecede edilen tüm duaların kabul göreceğine inanılır.
Tüm Ramazan ayı boyunca oruç tutmayanlar bile bu gece oruç tutup dua etmeye
özen gösterirler.
Babamın hristiyan
anneminse müslüman olmasından dolayı, ister istemez her iki din hakkında az
biraz bilgim var. Ancak her ikisininde fazla dindar olmamaları nedeni ile konuyu
derinliğine bildiğim söylenemez. Net hatırladığım çocukluğumda kiliseye
gittiğimde uzun vaazlardan sıkıldığım gibi, vaaz sonunda papazın önünde kuyruk
oluşturup, ağzımızı açıp dualarla ağzımıza konan yuvarlak, tatsız tuzsuz, gofret
tarzı şeyi yediğimizde günahlarımızdan arınacağımızın düşünülmesini çok saçma
bulduğumdu.
Her ne kadar
Alman bir babam da olsa, Türkiye’de doğup büyümüş olmamdan dolayı kendimi hep
Türk saydım. Almanlığım sadece kağıt üzerinde. Yaşadığım toprakların kültürüne
daha da vakıf olmak , birlikte yaşadığım insanların duygu ve düşünce dünyasına
yakın olmak için senelerce oruç tuttum.İftar sofralarında yaşanan birlik,
beraberlik hissi hoşuma giderdi. Maneviyat duygum yükselirdi. Kızıma hamile
kaldığım zamandan beri de tutmuyorum. Ancak bana göre ne oruç tutmamın ne de
tutmamamın benim müslümanlığımın ya da dindarlığımın üzerinde etkisi yok…
Dinlerin
özde aynı kavramları savunduğuna inanır ve ritüellerindeki farklılıklarından
dolayı ayrıştığını düşünürüm. Bu açıdan baktığımda her hangi bir dinin
ritüelini uygulamasam bile bir çok dindar geçinenden daha da dindarımdır. Zira
her dinin özünde yatan doğruluk, dürüstlük, iyilik, kibirden yoksunluk,
yardımseverlik, adalet vs. gibi olumlu özellikleri bünyemde barındırırım. Ancak
her şeyden öte dini inancın Allah ile kul arasında olduğunu savunurum. Bu
nedenle kimin oruç tutup tutmadığı, içki içip içmediği, kapalı veya açık
gezdiği ilgi alanıma girmez. Dini ritüelleri uygulamak isteyenleri saygıyla
karşılarım. Aynı saygıyı da karşımdan beklerim.
Bu bağlamda
baktığımız zaman, dün akşam İstiklal Caddesi’nde yaşanan oruç tutmayanlara karşı
yapılan saldırıyı şiddetle kınıyorum. “Mahalle Baskısı “ denen olgunun gittikçe
yerleştiğini, dini siyasete alet edenlerin kendini dindar ilan edenlere baskı
yapma özgürlüğü tanıdığını, bu vesile ile zaten yıllardır ayrıştırılan toplumun
gittikçe bölündüğünü üzülerek gözlemliyorum. Sadece dün yaşananlar bile
Cumhuriyet’in temel unsurlarından biri olan laikliğe daha da sıkı sarılmamız ,
dini inançları Allah ile kul arasında bırakmak gerekliliğini açıkça ortaya
koyuyor. Ülkeyi demokrasi ile yönettiğini iddia eden bir iktidara ise bu
davranışlar hiç ama hiç yakışmıyor.
İktidara düşen
dini ögeleri devlet yönetimi sisteminden çıkarıp, bu ülke toprakları üstünde
yaşayan farklı din gruplarına özgürce ibadet edebilecekleri bir ortam
yaratmaktır. Bu ayrışmayı desteklemeyip, bilakis herkesin Türk bayrağı altında
birlik ve beraberlik duygusu içinde yaşamasını sağlamak bizatihi iktidarın
görevidir. İktidar bu görevini yerine getir(e)memekle bu göreve layık
olmadığını birçok kez ispatlamıştır. İstifası uygundur…