Bu gün 23 Nisan, bu gün günlerden çocuk…
Yüce Atatürk’ün, geleceğin mimarları olarak gördüğü
çocuklara hediye ettiği Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Çocuklar tatil diye
sevinç içinde, okullardaki törenlerde görevleri olanlar ise heyecanlı bu sabah.
Gene şiirler okunup, şarkılar söylenecek. Gene çocuklarımız için her şey feda
minvalinde konuşmalar yapacak devlet. Herkes bu mutluluk oyununda üzerine düşen
rolü oynayacak, repliklerinde satır atlamadan. Başarıyla atlatılacak bu gün.
Yarın bıraktığımız yerden devam etmek üzere…
İşin aslı, çocuk hakları açısından baktığımızda birçok
ülkeden geride bir ülkede yaşıyoruz maalesef. Hala okula gitmeyen birçok
çocuğumuz olduğu gibi, sayısını bile tam tespit edemediğimiz çocuk işçilerimiz
var. Failleri serbest bırakılan tecavüze uğrayan, kız çocuk diye okula
gönderilmeyen kız çocuklarımız var. Değil Anadolu’nun, İstanbul’un bile
varoşlarında ayağında giyecek ayakkabısı olmadan okula giden öğrencilerimiz
var. Çarpık bir eğitim sistemi nedeniyle tam da çocukluklarını yaşamaları
gereken dönemde, törpülenmemiş yaratıcılıklarının eyleme dönüşeceği dönemde iyi
bir okula girebilmek için deli gibi çalışan, o dershaneden bu özel derse
taşınan on iki-on dört yaş arası çocuklarımız var. Özetle Türkiye nüfusunun çok
küçük bir yüzdesini oluşturan şanslı çocuklarımız haricinde çoğu çocuğumuz için
pek de bayram değil aslında.
Çocukluk, henüz hayatın virajlı yollarında darbe almadan,
saflığın, yaratıcılığın, hayata inancın, yaşam sevincinin dorukta olması
gereken yıllar oysa ki! Çocukluk
yıllarında kurulan hayallerin gerçekleştirilmeye çalışılmasıyla geçmeli
yetişkinliğe. O hayallerde ekilir geleceğe dair en güzel tohumlar. O tohumları
yeşertip büyütmeye çalışmalı çocuklar. Ancak öyle bir olanak tanımıyoruz
çocuklarımıza. Daha filizlenemeden çürüyor tohumlar…
Bana göre çocuk bir mucize… Ana rahminden oluşumuyla, doğumuyla,
tamamen sıfır kayıtla başladığı hayatta kısa sürede öğrenme yetisiyle, henüz
kalıplaştırılmamış beyinleri ile inanılmaz yaratıcılığıyla, örselenmemiş
ruhlarının saflığı ile Tanrının sunduğu bir mucize… Dışarıdan görünen,
yetişkinlerin çocuklara hayatı öğrettiğidir ama bana göre yetişkinler daha çok
öğrenir çocuklardan. Çocuklarını dinleyen, onları anlamaya çalışan, onlara
eşlik eden ebeveynler daha çok yararlanabiliyorlar bu ayrıcalıktan. “O daha
çocuk, o ne bilsin ki? “ düşüncesi ile yaklaşan ebeveynler kaçırıyorlar
maalesef, bu okullarda bile bulunmayan doğal öğrenim şansını.
Halbuki çocuğun geniş hayal paletinden, henüz keşfedilmemiş
renklerinden biz yetişkinler de ruhumuzu boyasak, ruhumuzun kararmış kıvrımları
arasında saklanmış çocuk ruhumuza oyun oynamaya izin versek daha keyifle
yaşanabilir olmaz mı hayat?
Çocuğun varlığı biz yetişkinlere bayram aslında. Kalıplaşmış
dünyamıza nefesiyle can katan, önyargılarımızla kirlettiğimiz pencerelerimizi
saflığı ile temizleyen, hayalleri ile bize de yol gösteren, neşesiyle kararmış
ruhlarımızı aydınlatan mucizevi bir varlık çocuk.
Bu gün 23 Nisan. Sadece yaşı küçük değil çocukların değil,
yaşı büyük bizlerin de bayramı kutlu olsun…
Çocuk ruhlarımıza selam olsun...
http://www.bilgelog.com/bu-gun-gunlerden-cocuk/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder