Yıllardır ne
çektiysek şu siyasilerin koltuk sevdasından çektik! Gelmiş geçmiş zaman
içinde tüm siyasi liderler ya ölünceye
kadar ya da partileri kapanıncaya kadar şu kıymetli koltuklarına yapışıp
kaldılar. Bir tek Deniz Baykal uymadı bu tabloya. 2010 yılında istifa etti ama
öyle hayırlı bir iş işleyeyim diye değil. Özel hayatı ile ilgili bir video
sızdırılınca basına , büyümesin işler diye... İyi de oldu valla… 8 sene boyunca ne yaptığı
belli olmayan statik bir muhalefet sergiledi. Ha yerine Kemal Kılıçdaroğlu
geçti de ne oldu? Değişen bir şey yok… Gene aynı terane.. Muhalefet mi değil mi
belli değil! Atatürk’ün partisi olduklarına şükretsinler. Hala eski alışkanlıklarla
oy toplayarak Türkiye’nin ikinci güçlü ve ana muhalefet partisi konumunda CHP.
Bir de tabii alternatifsizlikten…
Nedir bu
koltuğun büyüsü? Koltuklara oturmadan önce 404’mü sürülüyor da bunlar bir türlü
kalkamıyorlar o koltuktan? Yoksa siyasi erk mi bunları o koltuğa bağlayan?
İnsan psikolojisini az buçuk biliyorsam “güç” insanı dinden imandan çıkarabilen
bir duygu. Bunlarınki de öyle… O koltukta oturdukları sürece kendilerini güçlü,
dünyanın olmasa bile belli bir kesimin hakimi gibi görüyorlar kendilerini zaar.
Köy ağaları, aşiret reisleri gibi... Hatta hatta tanrı gibi… Herkeste bir
hükmetme arzusu… Vay be!
Bu gün
okudum. CHP Sayın Emine Ülker Tarhan’ı tekrar grup başkanvekilliğine
getirmemiş. Neden? Bu cesur kadın değil mi TOMa’ların önünde oturup onlara
meydan okuyan? Kaç tane CHP milletvekili bir zahmet Gezi olaylarının bir fiil
içinde yer aldı. Sayın Kılıçdaroğlu “ gençleri anlıyoruz, onları takdir
ediyoruz” diye beyanlar verdi ama tuttu mu ellerinden? Onların mücadelesinde
yanlarında olduğunu gösteren bir iki kıçıkırık beyandan başka herhangi bir şey yaptı mı?
Sayın Tarhan yaptı ama… Ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin adına yakışır şekilde
halkın yanında oldu. Fark edildi, beğenildi, güvenirliliği arttı. CHP’nin yeni
başkanı olması arzu edildiği dillere geldi. Bu mudur sizi korkutan Sayın
Kılıçdaroğlu? Onun için mi önünü kestiniz sayın milletvekilinizin? Ha bir de mecliste çok cesur,güzel konuşmalar yapan Sayın Sedef Küçük var. O da milletvekiliniz.. Bildiniz mi? Anlaşılan cesaret adına ne varsa kadınlarda var... Kadınlar Partisi mi kursak?
Halbuki
tarihe geçecek günler yaşadığımız şu dönemde parti başkanlığından istifa edip hem partinizi hem de Türkiye’yi daha demokratik bir geleceğe taşımaya
daha uygun bir lidere bırakmak, sizin de gelecekte daha şerefli ve saygın
hatırlanmanızı sağlardı. Bu gidişle iktidar olmanız pek mümkün görünmüyor.
Dolayısı ile Türkiye’nin Başbakanları arasında yer alacak gibi görünmüyorsunuz.
Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu alternatifsizliğe de fazla güvenmeyin derim.
Gördünüz hızır gibi gençler geliyor. Kuruverirler bir parti, ne olduğunuzu şaşırırsınız.
Yıllar sonra başarısız bir parti lideri olarak anılmaktansa, ülkesinin geleceği
adına “güç”ten vazgeçebilmiş bir parti lideri olarak saygıyla anılmak bence
gayet iyi bir alternatif sizin için…
Sayın
Başbakan, Başbakanımız diyemiyorum zira kendisi bizi “onlar, bunlar “diye ayrı
bir kefeye koyuyor, Recep Tayyip Erdoğan içinse bir şey diyemiyorum. Allah’a
havale ettim…
Özellikle
İngiltere’de uygulanan ama diğer Avrupa ülkelerinde de görülen bir şeydir;
başbakanlığı kaybedince parti liderliğinden de ya da parti liderliğini
kaybedince başbakan ise başbakanlıktan da istifa etmek… Nedense, batıya çok
düşkün olmamıza rağmen memleketimize
bu adet uğramamış… Oysa hepimizin gideceği yer kara toprak… Bu dünyada
yaptıklarınla arkanda iyilikle, güzellikle, saygıyla anılacak güzel şeyler bırakmadıkça,
gücün olmuş, hükmetmişsin ne fayda? Hepsi boş, hepsi tırıvırı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder