Bir aydır olağanüstü bir hal var memleketimde… Her ne kadar
başlangıç tarihi 27 Mayıs’ta olsa benim için miladı 31 Mayıs’tır bu halin.
Artık benim değil, sadece kendine oy verenlerin Başbakanı olduğunu alenen ilan
eden Sayın Başbakan’ın deyimi ile üç-beş çapulcunun üç-beş ağacın sökülmesini
engellemek adına başlattıkları eylem devletin 31 Mayıs sabahı orantısız güç
kullanmasıyla direnişe döndü. Başlarda son derece insani kaygılarla apolitik
başlayan hareket , zaman içinde uzun zamandır görüşlerini dile getiremeyen
gruplar tarafından da sahiplenildi.
Başta ayaklandık, yürüyüşler, mitingler yaptık. Günlerce
parkta oturduk. Mizah yoluyla öfkemizi kustuk, düşüncelerimizi anlatmaya
karşılaştık. Durduk, oturduk, karanfiller verdik. Ancak her şiddetsiz eyleme şiddetle karşılık
bulduk. Her uygulanan orantısız şiddet,
sindirmek yerine öfkeleri daha da besledi. Ülkenin yöneticileri tarafından biri
diğerini tutmayan, sadece kendi tabanlarına hitap eden, insana sanki başka
ülkelerde yaşanıyormuş hissi uyandıran açıklamalar, bu direnişe katılan insanlarda
iyice bir dışlanmışlık duygusu yarattı. Apolitik başlayan hareket politize oldu
. Demokratik haklarımızın hiçbir surette tarafımıza teslim edilmeyeceğini
anladıkça mevcut iktidarla bu yolu yürümenin imkansızlığına iyice inandık.
Herkesin gündemi değişti. Sosyal medya sitelerinde konuşulan tek konu bu olmaya
başladı. Bunların hepsi olmalıydı ve oldu da…
Fakat esas direniş şimdi başlıyor arkadaşlar… Yolumuz uzun…
Bu bir maraton. .. Nefesimizi dikkatli kullanmamız lazım. Artık direnişin
ikinci aşamasındayız. Eylem kısmı her ne kadar devam etse de ileriye dönük
adımlar atmanın zamanı… Gezi Parkı’ndan çıkarılan insanlar çeşitli parklarda forumlar
düzenliyorlar. Her gece herkes düşüncelerini paylaşıyor birbiri ile. Bunlar çok
güzel olmasına rağmen yakın vadede çözüm getirmeyecek gibi duruyor. Bu forumlar
yapılmasın demiyorum ama bu rüzgarın etkisi azaldıkça forumlara katılım
azalacağı gibi, bu ortamlarda da farklı düşüncelerin oluşacağı ve bazılarında
ortak noktada buluşulamayacağı benim için neredeyse kesin… Zaten önümüz yaz ve
Ramazan…
Tabii ki günlerdir yemeden, içmeden gündüz işe akşam
direnişe giden insanların yorulacağı aşikar. Herkesin arada bir de olsa bir
nefes almak en doğal ihtiyacı… Herkeste oluşan gündem dışı her hangi bir
aktivite yapmanın veya sosyal medya ortamlarında paylaşımın yarattığı suçluluk
duygusu çok sağlıklı değil. Bilakis maratona dayanabilmek için ihtiyacımız olan
bir şey bu nefesler..
Zaman uzadıkça herhangi bir net noktaya varamamak insanda
yılgınlık, bıkkınlık duygusu oluşturacaktır.
Bu nedenle herkes tarafından fikir birliğine varılmış birkaç konuya
odaklanmak ve bunların üstüne çalışmak gerektiğine inanıyorum. Bu noktada benim
önerim ; yedi ay sonra yapılacak seçimlerde etkin rol oynamak. Şöyle ki bu
süreyi barajı düşürmek için kullanmalıyız diye düşünüyorum. Bu konuda hükümete
baskı oluşturacak etkinlikler düşünülmeli bence. Kanaatimce şu anda en önemli
konu bu…
Şu kısa vadede yeni bir parti kurulup, bunun seçimde yüksek
bir oy almasını imkansız gördüğümden , mevcut partilerden birine destek olarak
olarak seçimde iktidar partisinin karşısına blok olarak çıkmak iyi bir alternatif. Şahsen sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ülkenin geleceği
uğruna başkanlıktan istifa edip, yerine daha çok oy toplaması muhtemel daha
genç, dinamik birinin geçmesinin iyi olacağını düşünüyorum.
Bu süreç içinde sosyal medya ortamında gördüğüm
ötekileştirici, aşağılayıcı, hakaret içeren paylaşımlardan , tüm kışkırtmalara
rağmen uzak kalıp, hedefimize odaklanmamız gerektiğine inanıyorum. Biz cevap
verdikçe bu bir kısırdöngüne girer ve zaman boşa harcanır. Oysa susmak en iyi
cevaptır. Şu anda iktidar tarafından sergilenen küstah tavra karşı asaletimizi,
duruşumuzu en iyi sergileyecek tavırdır susmak. Aynı seviyeye düşülmediğini
gördükçe onlar da vazgeçeceklerdir. Sosyal medyada yapacağımız paylaşımlar
ülkenin ekonomik gerçekleri, olaylar hakkında bilgi ve seçimlere katılmanın
önemi, seçim sistemi vs gibi bilgiler olmalı diye düşünüyorum…
Dediğim gibi bu bir maraton… Nefesimizi dikkatli kullanmamız
gerekli… Bunun bilincine varıp nefes çalışmalarına başlayarak hedefe
odaklanmanın zamanı geldi de geçiyor bile… Gençler sayesinde elimize geçen bu fırsatı iyi
değerlendiremezsek , her ne kadar bu ülkede bir daha hiçbir şey eskisi
olmayacaksa da , yolumuz uzar,nefesimiz tıkanır… Dikkat!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder