Bir 8 Mart daha geçti. Gene paneller, söyleşiler
yapıldı, köşe yazıları yazıldı. Birbirimize çiçekler gönderdik, tebrikler
ettik. Aferin bize, boyumuz biraz daha uzadı. Ne elde ettik? Bilenler biraz
daha bildi, bilmeyenler gene cahil… İnşallah bu arpaları üst üste koyup bir dağ
elde edeceğiz bir ara…
Bir kere “Kadınlar Günü “ var da niye “Erkekler Günü
“ yok? Öyle bir güne ihtiyaç yokta ondan. İlk çağda yaşamı idame ettirmek
hayvan avlamak, düşmanla kaba kuvvetle savaşmak gibi fiziksel güç isteyen
şeylere bağlı olduğundan, insanoğlunun
var olmasından beri fiziksel gücü kadınlardan üstün olan erkekler
egemenliklerini ilan etmişler zaten. Allah’tan kadın savaşçılar Amazonlar varda
istenirse kadınlardan da iyi savaşçılar çıkabileceği görülüyor ama hayır
kadınlar bu zorlayıcı role henüz hazır değiller. Orta Çağ’da da değişen bir şey
yok. Gene savaşlar, gene fiziksel üstünlük isteyen işler… Kadın ise hep evde,
yol gözleyen, korunması gereken varlık durumunda. Tabii erkekte doğal olarak
gelişen kendini üstün hissetme hali. Kendileri olmasa toprak alınamayacak,
ganimet toplanamayacak, evdekiler aç kalacak vs vs. Kadınlar ise habire çocuk
doğurup, savaşa asker yetiştiriyor. Aslında çok önemli bir görev bu ama kadın doğurup
duruyor ya doğurganlık özelliği çok paye almıyor. Halbuki her kadın sadece bir
tane doğurabilse baş tacı edilecek ama maalesef öyle değil. Sonuç erkek egemen
bir dünya… Ancak 20. Yüzyılda işin rengi yavaş yavaş değişmeye başlıyor. Savaşlar
artık diplomatik yapılıyor, teknoloji ilerliyor, hayattan beklentiler
değişiyor, yaşam zorlaşıyor. Kadınlar daha fazla rol çalmaya başlıyorlar. Ne
yazık ki alışkanlık beter her şeyden… Bu sefer erkekler henüz hazır değil
rollerini paylaşmaya. Nasıl olsa da fiziksel üstünlük var ya, eskiden düşmana
sarf edilen bu güç kadını susturmaya kullanılmaya başlanıyor. Onları da anlamak
lazım! Eskiden tek başlarına sürdürdükleri iktidarı bu gün kadınlarla paylaşmak
zorundalar. Kolay değil. Bakın toplumu temsil etmesi gereken hükümetler bile
tek başına iktidar olma sevdasında. Paylaşmayı, birlik olmayı, farklı görüşleri
bünyelerinde toplayıp sentez yapmayı bilmiyorlar ki! Bunun için önce insanın
birbirine saygı duyması lazım, birbirini sevmesi lazım… Zor işler vesselam!!!
Bu “ kadın hakları”nın tahsil terbiye ile de pek ilgisi
yok gördüğüm kadarı ile. En basitinden, bakıyorum benim üniversite mezunu
arkadaşlarımdan bazıları, kadın kadına bir yere gidilecek mesela, evden izin
almaktan bahsediyorlar. Ne izni anlamıyorum?! Sen kocaya/sevgiliye böyle bir
paye verirsen o da kullanır tabii. Kadın veya erkek bir şey yapmak isteyecek ,
koskoca insanlar olarak evden izin alacak! Bu bana aykırı. Zaten aklıselimi
olan kimse güzel yürüyen birlikteliğini sarsacak bir şey yapmaz ama bu demek
değildir ki her iki tarafta kendi isteklerini yadsıyacak, görmezden gelecek
veya izne tabii tutarak belki yapabilecek. Burada izin konusu genelde kadına
yönelik oluyor. Erkek genelde istediğini yapıyor...
Seneler evvel evliyken eşimi
bırakıp bir aylığına Cenevre’ye Fransızca kursuna gitmeye karar vermiştim.
Unutmakta olduğum bu dili tazelemek amacıyla. Zaten İtalya’da yaşıyoruz. Her
hafta sonu eve geleceğim. Bana göre sorun yok. Eşimden evvel ailem ve
arkadaşlarım arasında kıyamet koptu. İnsan kocasını bırakıp da gider miymiş,
erkek yalnız bırakılır mıymış? Tabii koca da girdi havaya. Bana “ nereye?” diyor. Dedim ki “ senin gelişimin
için her hangi bir şey yapman gerekse veya şirket seni birkaç aylığına bir yere
gönderse gidecek misin? Gideceksin. Bana gidebilir miyim diye soracak mısın?
Hayır. Bende seni burada bekleyecek miyim, bekleyeceğim. Eee konu ben olunca ne
değişiyor?” Sustu ve ben gittim. Tabii yetiştirilmeden dolayı her hafta sonu 5
saat geliş 5 saat gidiş olmak üzere 10 saat tren yolculuğu yaparak haftalık
yemekleri yapmaya, gömlekleri ütülemeye eve gelerek… İyi de oldu, sonra ki iş
hayatımda Fransızcamı sık sık kullanmak durumunda kaldım. Ben işi çok basit bir
tarafından aldım ama kadın olarak temelde kendimizi nasıl konumlandırdığımızla
ilgili ufak bir durum tespiti…
DURUN İNECEK VAR'dan
Kalemine sağlık Yasemin'ciğim..Kısaca öznel düşüncemi eklemem gerekirse...Hani en basit ahlak kuralı vardır ya: "Sana yapılmasını istemediğin şeyi sen de başkasına yapma"..Sanırım eşitlik yolunda da olmazsa olmaz ilke bu...
YanıtlaSil