Evet, tam
bir ay oldu kitabım piyasaya çıkalı… Nasıl oldu da karalarken iş kitap
çıkarmaya kadar geldi inanın ben de bilmiyorum. Ama kitabımı baskıdan çıktığı
gün, ilk elime aldığımda kokusunu nasıl içime çektiğim, bebeğimi ilk defa
kucağıma almışçasına sarıldığım an hep aklımda. Öyle güzel bir duyguydu ki!
Kızım doğduğunda da böyle hissetmiştim. Tamamlanmış…
Bu bir aydır
bende bir şımarıklık hali mevcut, biliyorum… Her şeyden önce taa çocukluğumdan
beri ulaşılmaz bir hayal olarak gördüğüm bu noktaya ulaşabilmiş olmak beni
kendimin en üst noktasına çıkaran. Dahası bu kitapla hiç tanımadığım insanlara
dokunabilmek, onların duygularına tercüman olabilmiş olmak ve dahi onlara ışık
tuttuğumu öğrenmek beni tamamlanmış hissine ulaştıran. Henüz “yazar” denmek
için yiyecek kırk fırın daha ekmeğim olduğunu da biliyorum ama gene de hayalimi
gerçekleştirmekten, gördüğüm ilgiden şımardım. Ne yalan söyleyeyim, kendime bu
hakkı tanıyorum.
Durun İnecek
Var diyerek sıyrıldığım eski yaşantımdan sonra en nihayet tekrar yaşam trenine
binmiş gibi hissediyorum. 27 senedir içinde cebelleştiğim hayatımdan artık
hiçbir iz yok yeni yaşamımda. Daha az insanla, daha az parayla ama daha dolu
dolu yaşıyorum hayatı. Yeni yeni insanlarda giriyor hayatıma. Paletimdeki
renkler çoğalıyor ama artık ben seçiyorum ekleyeceğim renkleri. Yalnızlığımı da
seviyorum. Kuru kalabalık yerine anlamı olan renkler serpiştiriyoum tuvalimin
üstüne. Minimalist bir yaklaşımım var hayata. Az ama öz olsun istiyorum her
şey.
İlginçtir ki
senelerdir uyum sağlamak adına çoğu şeye “peki” derken, şimdi çizgimi
belirlemiş, “hayır”larım belli olmasına rağmen daha içten ve derin dostluklar
yaşıyorum. En güzeli ise senelerdir öfke yağmuruna tuttuğum annemle ilişkimizin
düzelmesi. O da bende içimizdekileri döktükçe, anlatılmayanları anlattıkça çok
daha iyi anlamaya başladık birbirimizi. Öfkenin kararttığı gözümdeki perde
kalkınca daha iyi ve doğru görmeye başladım bazı şeyleri ve en önemlisi aslında
içimde her daim mevcut sevgimi perdesiz, yalın gösterebilmeye başladım.
Perdeden filtrelenmeyince ulaştı sevgim onun yüreğine. Ahh annem, nasıl da
haksızlık etmişim sana yıllarca...
Mutluyum…
Kendimle barışığım... Biliyorum bu daha başlangıç ama artık yol benim yolum.
Bundan sonrası benim seçtiğim duraklar olacak. Belki gene hatalar yapacağım.
Olsun hatalar da benim olacak. Kimseyi suçlamayacağım. “Ben seçtim, ben yanlış
yaptım” olacak. Hatalardan da korkmuyorum artık. Hatta onların benim yol almamda
olması gerekenler olduğunu düşünüyorum. Derslerimi alıp ilerleyeceğim. Yol
ayrımlarında hangi yönü seçeceğime ben karar vereceğim. Artık harita benim,
pusula benim…
Oradan
buradan kırık dökük notalarla çalmıyor artık müziğim. Kendi notalarımla güzel
bir senfoni besteliyorum, kendi kulağıma hoş gelen. Eminim, allegrosu,
andantesi, vivacesiyle güzel bir eser olacak…
Yasemin Hanımcığım. Ne kadar güzelsiniz. Acizane kanımca, büyük insan olmak böyle başlıyor genç yaşlarda demek ki. Ne kadar cesursunuz. Ne kadar dürüstsünüz. Ne kadar savaşçısınız. Ve en önemlisi, ne kadar kocaman bir yüreğiniz var. Sizi özenerek seyrediyorum. Allegro müzik size çok yakıştı... Sevgiler. Sevil Bayer
YanıtlaSilÇocukluğundan beri seni tanıyan biri olarak okuduklarım beni mest etti. Düzlüğe çıkmış olmak hissini çok mutlu olarak okudum, içimde hissettim. Ayrı yollardan, aynı yerlere varıyor insan yaş aldıkça, yaşadıkça. Sevdiği bir dostunun mutluluğunu, ruh dinginliğini görmek çok ayrı mutlu ediyor insanı. Yol uzun, tepeleri düzleri ve daha nice zirveler var önümüzde... Bu noktayı unutma canım. Bundan sonra olur da tökezlersen, düşüş noktan burası olsun. Gözün aydın, yolun açık olsun canım. Petek Çırpılı
YanıtlaSil