Son dört
senedir, hep Ocak ayında, hayat bana yeni bir şey fısıldıyor. Paulo Coelho’nun
her iki senede bir Ocak ayında beyaz bir tüy bulduktan sonra yeni bir romana
başlaması gibi bende her sene Ocak ayında gelişen bir olay neticesinde,
kendimle ilgili yeni bir keşiften sonra o seneyi o konuyu iyice derinine
irdeleyip bir duruş belirlemeye harcıyorum bilinçsizce. Kendi romanımı
yazıyorum yani…
Her dönemeç
öncesi durgunlaşıyorum hatta donuklaşıyorum. Sanki yüreğime yeni bir şey
fısıldanacağının bilincinde, tek bir kelimesini kaçırmamak için
sessizleşiyorum. Pür dikkat kesiliyorum. Bekliyorum... Bazen virajlar çok keskin
oluyor, savuruyor beni yol dışına. Evrenin “yolun yol değil, değiştir “
demesinin bir şekli bu keskin virajlar. Zaten çok uzun zamandır yanlış yolda
ilerlediğini fark ediyorsun. E evren ne yapsın? Senelerce kibar kibar
anlatamamış sana yolunun yanlışlığını, savuruveriyor seni yolun dışına. Mesajı
alabilirsen değiştiriyorsun yolunu. Yeni bir yolu takip ediyorsun. Varmak
istediğin hedefe, kendi benliğine doğru daha kısa ve doğru bir yola giriyorsun.
Bazense
yumuşak tatlı bir eğimde oluyor virajlar. Ağır ağır, frene basıp yavaşlayarak
dönüyorsun virajı. Bu da evrenin “yol doğru da, bu yolda aldığın kararlar,
yaptığın seçimler yanlış, tekrar gözden geçir” demesinin bir yolu. Düşüne
düşüne, sakince geçiyorsun bu dönemeçten.
Tabii bunlar
böyle aniden gelmiyor aslında. Yol boyunca bir sürü uyarı tabelası oluyor ama
insanın gözü onları görmeye alışık değilse, görmüyor işte. Görsek bile, hepimiz
bomboş yolda maksimum 100 kilometre hızla gitmeyi nasıl anlamsız buluyorsak, o
uyarı tabelalarını da ciddiye almıyoruz aynı mantıkla. Ancak eninde sonunda bir
yerde anlamı çıkıveriyor bu tabelaların. Evren bu, oyun oynamaya gelmez. Ne
yapıp edip seni sana gösteriyor hayat yolunun bir yerinde.
Benim
dönemeçlerim neden hep Ocak ayına denk geliyor hiç bilmiyorum. Bilinçaltımıza
işlenmiş her yeni sene, yeni bir başlangıç olduğundan mı? Yoksa bana
fısıldananı işleme sürecimin nedense tam bir sene olmasından mı? Hiçbir fikrim
yok. Fazla da irdelemiyorum. Benim hayat kitabımda bana öyle uygun görülmüş.
Kabul etmek lazım… Önemli olan bana fısıldananı duymam. Duymanın ötesinde
anlamam ve kendi hayat yolumda gerekli revizyonları yapmam. Haydi kolay gele!
11.01.2013
Hoş geldin blog alemine...:) Çok iyi bir şey yaptın kendi dünyan var artık...
YanıtlaSilTeşekkürler Murat'cım...seni adım adım takip ediyorum bak :)) Kitabımda en geç Şubat başı çıkacak inşallah...
YanıtlaSil