lk başta Almanya'ya ayak bastığımdan bu yana olanları yavaş yavaş anlatayım dedim ama sonra vazgeçtim. Andan itibaren başlayıp anlatırken zaten geriye dönüşlerle o açık zaten kendiliğinden tamamlanır diye düşünerek dün akşam seyrettiğim gluten programıyla başlayayım.
Türkiye'deyken, son senelerde bazı sesleri duymaktan aşırı rahatsız olduğum ve dişe dokunur seyredecek bir şey bulamadığım için televizyonu dekoratif amaçla kullanıp asla açmıyordum. Kanada'dayken de evimizde televizyon yoktu, televizyon alışkanlığımız kalmadığı için kiralamaya gerek görmemiştim. Akşamları kitap okumak için ideal zamanlardı, bol bol kitap okudum. Ancak Almanya'ya geldiğimde her seyden önce sevgilinin televizyon seyretme alışkanlığı ile akşamları gene televizyonun karşısına geçme rutini başladı. Neyse ki burada her kesime hitap edecek kanal bolluğu mevcut. Çok güzel filmler veya diziler yakalayabiliyorsun. Hele bir de ARTE kanalı var ki favorim. Fransız Alman ortak kültür kanalı. Evde Amazon Prime ve Netflix var ama o kadar güzel filmleri, belgeselleri var ki onlara dönmeye nadir ihtiyaç duyuyoruz.
Beni sosyal medyadan takip edenler farkındalardır ki, son dönemde sağlıklı beslenme adına glutensiz ve rafine şekersiz beslenmeye çalışıyorum. Senelerdir insülin direncim var ve diyabet sınırına yaklaştı, diyabete dönmeden kontrol altına alabilmek amacım. Bu nedenle dün akşam Arte'de Gluten diye bir program olduğunu duyunca kuruldum karşısına. Şimdi uzun uzun anlatmayacağım ama özetle buğdayın genetiği ile oynandığı ve son dönemlerde böceklere karşı kullanılan glifosat maddesinin zehirli olması nedeniyle glutene karşı hassasiyet geliştirdiğimizi doğruluyor uzmanlar. Ancak içinde en yüksek proteini barındırdığı için hala ve hala gluten alerjisi, çölyak hastalığı veya irritabl bağırsak sendromu olmayanların sınırlı olarak, dengeli yani bol sebze ve meyve, lifli gıdalardan oluşan bir beslenme biçimiyle, mümkünse atalık tohumlardaki gluteni de tüketmelerinin tamamen glutensiz yaşamaktan daha sağlıklı olduğunu ifade ettiler programda. Buna karşı çıkacak fonksiyonel tıpçılar olacaktır ama ben şahsen "azı kara çoğu zarar" deyimimizin doğruluğuna her zaman inanan biri olarak bu yaklaşımı doğru buldum. Zaten burada gittiğim doktor hanım da aynı şeyi söylemişti. Uzak durman gereken şeker, gluten değil, dedi ama şöyle de bir gerçek var ki; hemen hemen her glutenli seyin içinde az da olsa şeker var. Paketli gıdaların neredeyse tümünde var. Son zamanlarda, sağlıklı beslenme çerçevesinde sürekli etiket okur oldum. Aman aman, neler yok ki, içlerinde! Almayın kardeşim almayın; eski usül, annelerimiz, anneannelerimiz gibi kendiniz yapın çerezinizi, atıştırmalığınızı, pastanızı, böreğinizi.
Benim insülin direnci alıp başını gidince ki, haklıydı başını alıp gitmekte, ne yapayım ne yapayım derken şeker bağımlılığından kurtulmak için bir eliminasyon programına katıldım. Üç hafta boyunca şekerli, glutenli, sütlü hiç bir şey yok. Kahve yok, yumurta yok. Ay nasıl yaparım derken bir güzel yapıldı valla. Hatta ve hatta 5 kilo da verildi aç kalmadan. Bu gelişmeyi görünce devam etmeye karar verdim kahve ve yumurtayı tekrar beslenmeme alarak ama evdeki sevgili asla ve asla bu beslenme biçimine uymadığı için devam ettirmek çok zor oldu. Nadiren beğeniyor yaptığım bazı glutensiz ve şekersiz şeyleri. Bir yandan da bu tür beslenen insanları takip ediyorum, koçlar, fonksiyonel tıp uzmanları falan. Bir sürü tarif var ama içinde öyle malzemeler var ki ben bulamıyorum Türkiye'de nasıl bulsunlar derken bir baktım Türkiye'de bu piyasa almış başını gitmiş, her şey bulunuyor. Burada da özel mağazalara gidersen buluyorsun da pahalı be anacım! Türkiye'deki fiyatları bilmiyorum ama ucuz olduğunu hiç sanmıyorum ama herkes buluyor, buluşturuyor yapıyor valla. Şapka! Biz Türkler bir şeye inandık mı bokunu çıkarmayı pek severiz zaten. Buradaysa etrafımda kimse, ne genci ne yaşlısı, glutensiz beslenme, eliminasyon vs bunu duymamış bile! Burada vegan beslenme öne çıkmaya başladı yavaş yavaş. Hem glutensiz beslenme, hem vegan veya vejetaryen beslenme inanılmaz bir pazar, kârı yüksek. Buraya geleli iki sene oldu ama ürün çeşitliliği inanılmaz artıyor bu süreçte. Dergilerde bu konuyla ilgili çok makale var. Buraya da gelecek bu furya ama Almanlar temkinli insanlar iyice anlayıp etmeden bir şeyi yapmıyorlar. Pandemide de, aşıda da ağır kalmalarının nedeni bu. O ayrı bir yazı konusu.
Tabii ki sağlıklı beslenmeyelim demiyorum ama burada okuduğum bazı yayınlar, dünkü program ve doktorun demesiyle dengede kalmakta fayda olduğuna kanaat getirdim. Bu demek değil ki aylardır yemediğim ekmeği yemeye başlayacağım, glutensiz krakerlerime devam. Şekersiz tatlılarımı, atıştırmalıklarımı yapmaya devam ama arada bir de sevgiliyle beraber şöyle şarap eşliğinde kaçamak yapınca da vicdan azabı çekmeyeceğim. Hayat kısa be yahu!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder