Bugün güzel bir gün. Güneş, her kışın içinde baharın
tomurcuklandığını hatırlatmak istercesine pırıl pırıl. Masmavi gökyüzünün
üstüne usta bir fırça tarafından özenle konmuş gibi bulutlar. İnsanlar gene
oradan oraya koşturuyor, balıkçılar balık tutuyor, dükkânlar müşteri dolu.
Hayat akıyor caddelerde, dün hiç olmamış gibi.
Sabah erkenden Kadıköy’e indim. Dişçide randevum
vardı. Herkes dişçiden korkar ama benim için keyif. Sohbetlidir Kuzey. Gene
oradan, buradan, hayattan sohbetle geçti. Bana söylediği bir şey benim ufkumu
açtı. Koydum aklımın bir kenarına. Dişçiden çıktıktan sonra mutad kitapçı
ziyaretim için Mephisto’ya doğru yürüyorum. Evde gittikçe yığılan okunacaklar
rafıma yenisini eklemeye niyetim yok ama gene de… Seviyorum ne yapayım? Kitap
kokusunu içime çekiyorum, dergileri
karıştırıyorum. Besleniyorum. Daha kapısına yaklaşırken çok harika bir ses aldı
çekti beni içeri. Elina Duni’ymiş adı. Arnavut kökenli bir sanatçı. 10 yaşında
terk etmiş memleketini, İsviçre’de yaşıyormuş. Yoo, eve gelince bakmadım bu
bilgilere. Mephisto’daki arkadaşla beraber baktık. Ben Alman sanıyordum, dedi.
Yok, Alman olamaz deyince araştırdık beraber. Birbirimize teşekkür ettik. Ben
beni bu harika sesle tanıştırdığı için, o yanlış bilgisini düzelttiği için.
Hoş. Aklıma dünkü derste hocamızın bahsettiği bir kitap geldi. Sordum var mı
diye. Varmış. Sevindim.
Ruhuma hâkim olan keyif duygusuyla, Şeniz
arkadaşımın Doğu’daki köy okullarına kitap yardımı için verdiği destekle TEOG
kitapları almak için yoluma devam ettim. Bir kırtasiye çıktı önüme. Önü defter
yığılı ama nasıl rengârenk. Al beni diyor her biri. Öykülerin bende hayat
bulsun der gibi göz kırpıyorlar. Dayanamadım tabii. Ruhumda karşılığını bulan
her renkten aldım birer tane. Alacağım kitapları da aldım, güneşin gözünün
içine baka baka yürüyorum. Yüreğim hayat
dolu, adımlarım hafif. Öyküler beliriyor kafamda ufak ufak.
Kibar, genç bir sesle sıyrıldım kendi dünyamdan. Bir
şey sorabilir miyim, diyordu karşımdaki temiz yüzlü, efendi, yakışıklı genç.
Tabii, dedim. Engelliler ile ilgili projeleri, haberlerin olduğu Empati 34
dergisini engelliler için yapılacak projelere fon sağlamak amaçlı
satıyorlarmış. Makbuz karşılığı diyor. Dergi 4 TL. Görme Engelliler Derneği
için gönüllü çalışıyormuş. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi’nde resim
öğrencisi. Çarşamba günleri Haldun Taner’de görme engelliler için hikâye
kaydediyorlarmış. Gelip siz de okuyabilirsiniz dedi. Kendi üniversitesinden 19
kişilermiş İstanbul’a dağılmış. İTÜ ise kantin kazancını veriyormuş derneğe.
Adı Oğul. Gerçekten oğul gibi. 21 yaşında. Sohbet ettik biraz. Neden yapıyorsun
bunu diye sordum. Biz gençler işi ele almazsak gidecek bu memleket dedi. İçimde
mutluluk kuşları…
Dün Sultanahmet’de patlama oldu. Yayın yasağından
evvel 10 ölü, 15 yaralı diye bilgilenmiştik en son. Sayılara sayılar eklendi.
Bir kere, bir kere daha kahrolduk. Gene sarıldık klavyelere. Yazdık, çizdik,
kınadık. Ağırlaşmış yüreklerimiz bir ton daha ağırlaştı. Keyfimiz kaçtı,
adımlarımız ağırlaştı. Yaşam, bilmem kaçıncı kez, anlamını yitirdi.
https://www.youtube.com/watch?v=UfTcXkEp3Q8
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder