11 Mart 2015 Çarşamba

BU TARZ KİMİN

Vallahi delireceğim. Zaten bu ülkede yaşayıp da normal kalmak mümkün mü? Herkes bir kafayı üşüttü iyice. Bir pespayelikler ülkesi halindeyiz. Sabah kalkar kalkmaz, eskiden gazete okuduğumuz gibi, ilk iş bilgisayarın düğmesine basıp sosyal medyaya girer girmez arka arkaya akıyor rezillikler, kara haberler. Yüzümüzü güldürecek bir şey yok. Kızım girme artık şu facebook’a diyor, depresif geziyorsun hep diye şikâyet etti geçen gün. Haklı valla. Haklı haklı olmasına da geçen Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra ruhum kaldırmadığından gazete okumayı, televizyon seyretmeyi bıraktığımdan, memlekette neler oluyor diye takip ediyorum en azından facebook’tan, twitter’dan. Onları da bıraksam bihaber yaşayacağım dünyadan. Bazen fena da olmaz demiyorum değil ama olmuyor işte.

Televizyon dünyamı Cnbc-e’de yayınlanan birkaç dizi ve filmlerle sınırladım. Ancak o kadar. Ruhumu kitap okuyarak dinlendirmeye çalışıyorum daha çok. Uzun uzun tartışma programlarını seyredemiyorum artık. Bu kadar ne dediğini bilmez, dün dediğini bu gün inkâr eden, çevir lafı dolandır dur kişileri seyretmeye dayanamıyorum.

Bu televizyondan uzak dünyamda yaşarken kızımın da modaya merakı yüzünden Bu Tarz Benim diye bir yarışma programına denk geldim yaklaşık bir ay evvel. Sonradan adı değişti Bu Stil Benim diye. Başka bir kanalla kapışmışlar, mahkemelik olmuşlar falan. Kızım seyrediyor ya, ben de baktım ne mene bir şey diye. İşte kızlar giyiniyor, üç tane de güya modacı tarz veya değil diye karar veriyorlar. Benim bildiğim sadece Nur Yerlitaş gerçekten modacı. Diğerleri sonradan olma. Neyse sorun o değil. Birkaç kez daha denk geldim. Sonra da merakımdan oturdum bir hafta kadar neredeyse her gün seyrettim. Program her gün bu arada!

Neresinden baksan rezil bir program. Sanırım formatında var; kızlar habire kavga ediyorlar. Hakaretin bini bin para, seviyesiz tartışmalar gırla gidiyor. Bir de kızların neredeyse hepsi ağızlarını yaya yaya konuşmuyorlar mı deliriyorum. Formatında var diye düşünüyorum çünkü artık iş son derece çirkin bir hal alıncaya kadar jüri müdahale etmiyor. Hatta sunucu neredeyse teşvik ediyor diyebilirim. Saygısızlık, seviyesizlik diz boyu. Program moda yarışmasından çıkıyor, çene yarıştırma yarışına dönüyor. Kim bastırırsa artık!  Kızlarımızı, kadınlarımızı görmek istediğimiz format bu mudur? Seyrederken gerçekten üzüldüm.

Bir yandan mini etek, müsait tartışmaları dönerken ülkede, güya arkadaşıyla yemeğe ya da kafeye giderken “tarz” olabilecek kıyafetler sergileniyor yarışmada. Artık mizansene göre. Konsept diyorlar buna. Yarışmacı giydiği kıyafeti nereye giyeceğini de söylüyor. Ona göre değerlendiriliyor. Bu düğün de olabiliyor, bir açılış da, bir yemek de. Kıyafetleri görseniz, mümkünü yok onlarla sokağa çıkamazsınız. Zaten genelde “ arkadaşımla Etiler’de yemeğe gideceğim “ gibi bir konsept seçiliyor. Türkiye’nin gerçeği Etiler midir?

Üç kağıt, katakulli, strateji, yalan, dolan ne ararsan var yarışmada. Bir iki kere de hemen arkasından yayınlanan Ütopya diye bir yarışma seyrettim. Onda da aynı durum. Herkes ikişerli üçerli gruplar halinde diğerleri hakkında dedikodu, nasıl eleyebileceklerine dair strateji yapıyorlar sürekli. Survivor desen o da aynı. Sürekli bir rekabet, birbirinin ayağına çelme takma, stratejik hesaplar dönüyor. Çirkin kavgalar, seviyesiz söylemler. Rezillik özetle.

Ülkenin çoğunluğunun tek eğlencesi televizyonken yapılan programlara bakın. Bu programlarda insanlara pompalanan değerlere… Bir yandan muhafazakârlık almış başını giderken, kadın evde oturmalıdır, kapanmalıdır gibi yükselen (!) değerler yüzünden kadına şiddet artarken, kızlarımızı özgür olmanın, haklarının peşinden koşmayı öğretmenin yolu bu mudur? Hükümetin sürekli bu değerleri öne çıkaran söylemler yapması, bu yönde adımlar atmasına rağmen bu programları ( iki kanalda birden var aynı program) görmezden gelmesi çifte standart değil midir?


Sabahları sosyal medya aracılığıyla tanık olduğum Türkiye ile akşamları televizyonda izlediğim Türkiye arasında dünya kadar fark var. Biri Hanya biri Konya. Tam da resmini çiziyor günümüzün. Ve ben deliriyorum, sinirleniyorum, üzülüyorum… 

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Çoğumuza tercüman olmuşsun Yasemincim, ne var ki, insanların bir yerden sonra gerçek yüzlerini saklayamadıkları gerçeğini resmetmesi bakımından faydalı olduğunu söyleyebilirim.. ;)