Bu gün günlerden AŞK…
Bu gün yani 6 Mart, benim Sevgililer Günü’m. Bu gün kızımı
kucağıma aldığım gün, görür görmez aşık olduğum.
Önce bir dokuz ay flörtleştik birbirimizi görmeden. Bir
duvarın arkasından o büyüdükçe büyüyen bir sevgi gelişti aramızda. Henüz
tanımasak da birbirimizi, duvarın iki yanından ses verdik birbirimize, merak
ettik keyfimizi, sağlığımızı. İlk başlarda varlığından haberdar olunca,
şaşkınlıktan, heyecandan midem bulandı bir süre. Alıştıkça onun varlığına keyif
aldı yerini heyecanlı bulantının. Dört ay sonra, tanımadığım ama içimde o güne
dek bilmediğim bir sıcaklık uyandıran varlığın sakat olma ihtimali çıktı
ortaya. Çok üzüldüm günlerce. Gene de onu çok seviyordum, her haliyle
kabulümdü. Bir ay sonra şiddetli tekmelerle üzülmemem gerektiğini, sakat makat
olmadığını müjdeledi bana. Aylar geçtikçe arttı sohbetimiz. Kıskançtı da biraz.
Geceleri onunla baş başa kaldığımız saatlerde “uyuma “ dedi bana tekmeleriyle”
sana ihtiyacım var.” Büyüdükçe,
varlığını daha da hissettirdikçe onu görme arzusu dayanılmaz oldu. Günler
geçmek bilmedi. O da kendi dünyasına sığamaz oldu. Birbirimizi görmek,
koklamak, sarılmak için önüne geçilemez bir istek duyduk.
6 Mart sabahı, en nihayet bu arzumuza kavuştuk. O karanlık
dünyasından tanımadığı seslerle dolu, aydınlık bir dünyaya doğduğundan
şaşkındı. Bu karmaşık dünyaya gözlerini kapadı önce, belki korkudan, belki
şaşkınlıktan. O güne kadar benden başkasını tanımıyordu ki! Önce ben gördüm
onu. Kucağıma verdikleri ilk anda, ilk görüşte aşktı zemini dokuz boyunca
hazırlanan. Kokusu melek kokusu olmalıydı. Öyle çektim içime. Başka hiçbir koku,
onun kokusu kadar insana huzur veremezdi. En azından bana… Aradan geçen 13
seneye rağmen hala onun kokusudur bana en huzur veren.
O da bende tanımadığımız bir dünyaya doğduk 6 Mart sabahı.
Beraber büyüdük bu 13 sene boyunca. Birbirimizin elinden tuttuk senelerce, hiç
ayırmadan. İyi günü de kötü günü de beraber paylaşıp atlattık onunla. Kah
kızdık, kah güldük, kah söyledik ama sevgi pınarımızdan bir damla eksiltmedik.
Her geçen günle daha da gür çağladı o pınar. Aşkı, sevgiyi, sabrı, hoşgörüyü,
cesareti onun sayesinde öğrendim. O da benden bir şeyler öğrendi muhakkak.
Besledik birbirimizi sevgimizle. Gün be gün gelişip serpildi aşkımız.
Bazen “benden nasıl böyle farklı bir çocuk çıkar” bile
dedirtebilecek kadar değişik duruşuyla bana benim gibi olmayana saygıyı
öğretti. Bağırmadan dinlemeyi, farklı fikirlerde de olunsa birbirini anlamanın
mümkün olduğunu, inandığım bir değer için dik durmayı onun sayesinde öğrendim. Belki
de o bana, benim ona öğrettiğimden daha çok şey öğretmiş olabilir. O bana bir
hediye, tanrının bana bir lütfu.
O benim kızım. Hayatımın, varlığımın anlamı… Benim hayat
pınarım, her şeyim, en büyük aşkım. Hayatıma girdiği andan beri, onunla
geçirdiğim her bir saniyeye minnettarım. Ona olan sevgim, onun varlığı beni
ayakta dik tutan. Tanrıya bana böylesi bir güzelliği bahşettiği için
şükrediyorum.
İyi ki yollarımız kesişti, iyi ki varsın canım kızım. Seni
seviyorum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder