Hani kalabalığın içinde gözün onu görür ya… Neden başkası
değil de ille de o, bilinmez. Hani gözleriniz birbirine uzaktan değince için
bir hoş olur ya, nedensiz… Hani binbir dereden su getirip ne yapılıp tanışılır
ya. Önce havadan sudan sohbet edilir sonra derin mevzulara girilir ya. Telefon
numaraları, randevulaşmalar derken sevgili olunur ya…
İlk başlarda “canım, cicim, aşkım, bitanem, hayatım” lar
havada uçuşur ya. Her okunan satırda, her dinlenen nağmede o düşünülür ya.
Hoşuna gidebileceği düşünülen her şiir, yazı, resim, şarkı, türkü anında onunla
paylaşılır ya. Artık birbirinizin hayatınızın parçası olursunuz ya. Dükkanda
görülen ona yakışabilecek bir şey hemen alınır ya. Onun sevdiği yemekler
pişrilip, gizliden gizliye gelecek hayalleri kurulur ya. Hani artık bir
yoldaşın vardır ya. Hani artık mutluluktan havalarda uçuyorsun, keyfinden
geçilmiyordur ya...
Sonraları nedense aynı heyecanı vermez olur şarkılar ya.
Özgürlüğünün kısıtlandığını, seni anlamadığını düşünürsün ya. Ya da sana
yeterli ilgi göstermediğini. Başka dünyaların insanı olduğunuzu keşfedersin ya.
O gözler aynı bakmaz ya. Başta o havada uçuşan canım, cicim kelimeleri yok
olmaya başlar ya. Sonra aramalar, görüşmeler seyrekleşir ya.Hani kurduğunuz hayalleri birer birer gökyüzüne salmaya başlarsın ya. Hani bilirsin adım
adım yittiğini, bittiğini ya. Bilirsin de bir şey yapmazsın, öyle durur
beklersin ya. Her şeyin doğru zamanda kendiliğinden olacağını bilirsin ya. Ne
bir adım önce ne bir adım sonra. Tam zamanında olmalı her şey ya. Tam zamanında
olmalı ki ne canın acımalı ne de canı acımalı ya. Gene de acır canın…
İşte öyle bir şey…
05.02.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder